Acil Durum Hakemi Yargılamalarına İlişkin MTO Raporu
Giriş
MTO Türkiye Tahkim Gününde, tartışılan konulardan biri de Acil Durum Hakemi Yargılamalarına İlişkin MTO Raporu oldu. Bilindiği üzere MTO Tahkim ve Alternatif Uyuşmazlık Çözümü Komisyonu Acil Durum Hakemi Yargılamaları Çalışma Grubu, Nisan 2019’da bu konuya ilişkin bir rapor (“Rapor”) yayınladı.[1]
Rapor, acil durum hakemi (“ADH”) yargılamalarının, usule ve esasa ilişkin doğabilecek sorunlar da dâhil olmak üzere tüm yönlerini kapsayan bir analiz sunar ve şeffaflık ile öngörülebilirliğin artırılması yoluyla ADH uygulamalarının kolaylaştırılmasını hedefler.
Rapor, aşağıda belirtilen istatistiki verileri de içeriyor. 30 Nisan 2018 itibariyle 80 adet MTO Acil Durum Tedbirleri Başvurusu sunulmuştur, bu kapsamda aşağıdaki sayılar bu başvurulara ilişkindir.[2]
- Yalnızca 23 MTO ADH başvurusunda tedbir kararı verilmiştir ve yalnızca 8 dosyada ADH talep edilen tedbirin tamamına hükmetmiştir.[3]
- Öngörülen eşikler nedeniyle 21 ADH başvurusu tamamen veya kısmen reddedilmiştir.[4]
- Bu ADH başvurularından üçü MTH Milletlerarası Tahkim Divanı Başkanı tarafından, Başkan’ın “uygulanabilirlik” testi kapsamında tamamen veya kısmen reddedilmiştir.[5]
- Eşiğe ilişkin konular ilk 80 MTO ADH dosyasının 56’sında incelenmiştir.[6]
- Nihai kararın verilmesinden önce 25 dosya sulh olmuştur, bunlardan dördü henüz herhangi bir karar verilmeden sulh ile sonuçlanmıştır.[7]
İçerik
Rapor dört ana konuyu ele alır, bunlar: (i) genel konular, (ii) eşiğe ilişkin konular, (iii) usule ilişkin konular ve (iv) esas ilişkin standartlar.
ADH yargılamaları kapsamında dikkat edilmesi gereken nokta, bu yargılamalara ilişkin evrensel bir uygulamanın olmadığı ve bu kapsamda genel kuralların belirlenemeyeceğidir.[8] Rapor’da tartışıldığı üzere, bunun nedeni temel olarak MTO Tahkim Kuralları’nın (“MTO Kuralları”) ADH’ye verdiği geniş takdir yetkisi ve esneklik imkânıdır.
ADH’lerin ADH hükümlerinde belirlenen eşik şartlarını katı bir şekilde uyguladığı anlaşılır. Söz konusu eşikle ilgili konular, uygulanabilirlik, yetki ve kabul edilebilirlik olarak Rapor’un B Bölümünde ele alınır. Eşiklerin etkili olduğu dosyaların sayısı eşiklerin önemini ortaya koyar. Bu üç eşiğin incelenmesinin ardından ADH, talebin aciliyetine dair esas incelemesine geçer.
Belirtilen eşikler aşağıda kısaca özetlenmiştir:
MTO Kurallarının Uygulanabilirliği
Bu şart ADH hükümlerinin “uygulanabilirliği testi” olarak düzenlenir. MTO Divan Başkanı başvuruda sunulan bilgileri inceler ve MTO Kuralları madde 29/5 ve 29/6 uyarınca ADH hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağına karar verir. Başkan reddetme yetkisini nadiren kullanır ve genellikle başvurunun ADH tarafından incelenmesine izin verir; böylece eşiklere ilişkin son kararı ADH verir.
ADH’nin Yetkisi
ADH acil durum tedbirine karar vermeye yetkisi olup olmadığına ilişkin karar vermeye yetkilidir. Bu “yetki testi” değerlendirilirken ayrıca bir tahkim anlaşmasının olup olmadığını da değerlendirilmelidir.
Çok aşamalı uyuşmazlık çözüm hükümleri, genellikle çok sayıda yetki itirazına konu olur. Bu kapsamda, yetki testi bakımından ayrıca önemlidir. Şu ana kadarki başvurular arasında 33 dosyada ADH’nin yetkisine dair itiraz sunulmuştur.[9]
Başvurunun Kabul Edilebilirliği
“Kabul edilebilirlik testi”, “tahkim divanının kurulmasını bekleyemeyecek kadar acil ara veya ihtiyati tedbirin” ihtiyacına ilişkindir. Bu şart aynı zamanda MTO Kuralları madde 29/1’de öngörülür.
ADH hükümleri bu eşiklere uygulanacak hukuka ilişkin açık bir ifade içermez.[10] Çoğu durumda, ADH kendisini sözleşmenin hukukuyla (lex contractus) bağlı görmeden ilgili yerel hukuku veya tahkim yeri hukukunu (lex arbitri) dikkate alarak karar verir.
Rapor’un C Bölümünde usul konuları ele alınır. Bu bölüm, dosyanın ADH’ye aktarılmasından, ADH’nin karar verilmesine kadar olan yargılama sürecini ele alır.
MTO Kuralları Ek-V madde 5/2 uyarınca, ADH yargılamayı uygun gördüğü biçimde sürdürebilir. Bu hüküm, şüpheye yer vermeyen biçimde ADH’ye geniş bir takdir yetkisi bırakır. Bu kapsamda en önemli sınırlama, MTO Kurallarında öngörülen zaman sınırlamasıdır. Ek süre tanınmadıkça, ADH dosyanın kendisine aktarılmasından itibaren 15 gün içinde karar vermelidir.
Rapor’un D Bölümünde, ADH’nin göz önüne alabileceği esasa ilişkin standartlar incelenmiştir. ADH’nin Acil tedbire hükmetmesine ilişkin esasla ilişkili standartlar, aciliyet, esas talebin başarı şansı, geri dönülemez bir zararın oluşması riski, uyuşmazlığın ağırlaşması riski ve talep edilen tedbirin orantılılığı şeklinde listelenebilir.[11] Özellikle aciliyete ilişkin şart yüksek bir standart olarak karşımıza çıkar. Bu şartların oluşması, genellikle milli hukuklarda da aranır ve buna bağlı olarak taraflara yabancı değildir. Ek olarak ADH, MTO Kuralları madde 28 uyarınca teminat gösterilmesi gerekip gerekmediği yoksa sadece tedbire karar vermenin uygun olup olmadığı gibi ikincil değerlendirmeleri de dikkate almalıdır.[12]
Sonuç
Yukarıda açıklamalara ek olarak karşı tarafın yokluğunda verilecek (ex parte) acil durum kararları MTO Kuralları’nın ADH hükümleriyle uyumlu olmadığı belirtilmelidir; bu düzenlemenin amacı böyle bir durumda karşı tarafın hukuki dinlenme hakkı olmayacağı düşüncesidir.[13] Bu nedenle, tarafların bu yöndeki ihtiyaçları için yerel ve yetkili mahkemelere başvurmaları daha makul bir seçenektir.
ADH kararının tenfizi taraflar tarafından ayrıca göz önüne alınmalıdır; ki konu oldukça tartışmalıdır.[14] Bu konu Rapor’da Bölüm IV altında ele alınır.
Rapor tüm taraflara yararlı bir rehber işlevi sunar ve geçici tedbir talebine başvurmadan önce başvurucular tarafından incelenmelidir. Katkı sunanların aktardığı belli başlı sorunlara ilişkin olası çözüm yolları da sunduğu için oldukça yararlı bir kaynaktır.
[1] Rapor’un İngilizce dilindeki tam metni için bkz: https://iccwbo.org/publication/emergency-arbitrator-proceedings-icc-arbitration-and-adr-commission-report/ (Erişim tarihi: Şubat 2020).
[2] Rapor, para 3. Rapor’un yayınlanmasından itibaren yaklaşık 40 başvuru sunuldu.
[3] Rapor, Ek-I, Bölüm G.
[4] Rapor, para. 9, 87 vd.
[5] Rapor, para. 9 ve 71.
[6] Rapor, para. 9 ve 62.
[7] Rapor, para. 59.
[8] Rapor, para. 7.
[9] Rapor, para. 79.
[10] Rapor, para. 89 vd.
[11] Rapor, para. 151 vd.
[12] Rapor, para. 34.
[13] Çalışma Grubu’nun bu tespiti için bkz. Rapor, paragraf 24.
[14] ADH kararlarının tenfizine açıkça imkân tanıyan Hong Kong, Yeni Zelanda ve Singapur hariç olmak üzere, bkz. Rapor, para. 36.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Uluslararası ticari tahkimde verilen hakem kararlarının yabancı ülkelerde hüküm ve sonuç doğurabilmesi için “tanıma” ve “tenfiz” süreçlerinden geçmesi gerekir. Bu süreç hem New York Sözleşmesi hem de Türk hukukunda Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu (“MÖHUK”) hükümleri ile düzenlenmiştir...
Tahkime elverişlilik, belirli bir uyuşmazlık konusunun tahkim yoluyla çözüme elverişli olup olmadığının tespitini ifade eder ve uluslararası ticari uyuşmazlıkların çözümünde tahkimin temel bir yönünü oluşturur...
Yabancı mahkeme ve hakem kararlarının Türkiye’de tanınması, tenfizi ve hakem kararlarının iptali süreçlerinde kamu düzeni hem teoride hem de uygulamada en kritik denetim ölçütlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Yargıtay kararları, kamu düzeni kavramının kapsamı ve uygulanma biçimine ilişkin içtihadın yönünü...
Bilindiği üzere, itirazın iptali davası, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde düzenlenen ve borçlunun icra takibine yaptığı itirazı hükümden düşürmeyi amaçlayan özel bir dava türüdür. Takibin devamını sağlamayı amaçlayan bu dava türünün hukuki niteliği konusunda doktrinde farklı görüşler...
16 Aralık 2024 tarihinde, Londra Uluslararası Tahkim Divanı (“LCIA”) 22 Temmuz 2017 ile 31 Aralık 2022 arasındaki dönemi kapsayan üçüncü grup hakemin reddi talebine ilişkin kararlarını yayımladı. LCIA ayrıca, temel hukuki temaları ve analitik eğilimleri ortaya koyan ayrıntılı bir yorum yayımlamış olup...
Milletlerarası Ticaret Odası (“MTO”), 2023 yılı uyuşmazlık çözümü istatistiklerine ilişkin raporunu (“Rapor”) yayınlayarak uluslararası tahkimin gelişen görünümüne ışık tuttu. İstatistikler, tahkimin birçok farklı sektörde tercih edilen bir uyuşmazlık çözüm mekanizması olduğunu ve çok çeşitli uyuşmazlıklarda...
Sendikasyon kredileri küresel finansman modelleri arasında önemli bir yere sahiptir. Sadece 2023 yılında ABD’de şirketlere 3.655 adet sendikasyon kredisi sağlanması ve bu kredilerin değerinin 2.4 trilyon dolara ulaşması, Avrupa’da ise söz konusu işlem hacminin 1.186 sendikasyon kredisi ile 679 milyar dolar...
İhtiyati haciz, alacaklının alacağını güvence altına almak amacıyla borçlunun malvarlığına geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati haciz, alacaklıların haklarını koruma altına almak için önemli bir araç olmakla birlikte kötüye kullanılmasının önlenmesi amacıyla Türk Hukukunda belirli ve sıkı şartlara bağlanmıştır...
Tarafların tahkim yolunu seçmesinin en önemli nedenlerinden birisi de hakemlerini özgürce seçebilme olanağıdır. Taraflara tanınan bu özgürlük, tahkimi, tarafların yargılamayı yürütecek hakimleri belirlemek yetkisinden yoksun oldukları, devlet mahkemeleri önündeki yargılamalardan da ayırır...
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 12.10.2022 tarihli kararıyla tahkim anlaşması bulunan uyuşmazlıklarda ihtiyati tedbir kararına itiraz halinde devlet mahkemelerinin yetkili olduğuna karar verdi...
Uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözümlenmesine ilişkin irade açıklaması tahkim sözleşmesinin temel kurucu unsurudur. Geçerli bir tahkim sözleşmesinden bahsedilebilmesi için tarafların tahkim iradelerinin ihtilafa yer vermeyecek şekilde ortaya çıkması gerekir...
Hollanda Tahkim Enstitüsü Vakfı (NAI) yeni tahkim kurallarını yayınladı . 1 Mart 2024 itibarıyla yürürlükte olan 2024 NAI Tahkim Kuralları, bu tarih veya sonrasında açılan tahkim yargılamalarında uygulanır. Bu makalede 2024 NAI Tahkim Kuralları ile gelen temel yenilikler ele alınacaktır...
Ticari hayatı dönüştüren internet kendine has uyuşmazlıkları beraberinde getirir. İnternet sitelerine erişimi kolaylaştıran alan adları, kimi zaman bilinçli olarak tanınmış bir markayla karıştırılacak benzerlikte kayıt ettirilir. Marka hakkı sahibi bu gibi kötü niyetli kayıt hallerinde yerel mahkemeye alternatif olarak alan...
ICC Tahkim ve ADR Komisyonu (“Komisyon”), olası uyuşmazlıkların önlenmesi ve tüm paydaşların ilişkilerinin güçlendirilmesi amacıyla alternatif uyuşmazlık çözüm (“ADR”) mekanizmalarına ilişkin farkındalığı artırmak amacıyla yeni bir rehber ve rapor yayımladı. Uyuşmazlıkların Etkin Yönetimi Rehberi, en uygun...
Birleşme ve Devralmalar (“M&A”), şirketlerin veya varlıkların birleşme, devralma, varlık satın alma veya yönetimin devralması gibi çeşitli finansal işlemler yoluyla yeniden yapılandırılmasını ifade eder. Bu Hukuk Postası Makalesi, hakem heyetleri önüne gelen M&A uyuşmazlıklarını ele alır.
Tahkim uygulaması çerçevesinde esasa girme yasağı (revision au fond) mahkemelerin bir hakem kararını incelerken uyuşmazlığın esasına dair bir inceleme yapmayacakları anlamını taşır. Bu yasak en temelde iptal davaları ile tenfiz süreçlerinde karşımıza çıkar. Bir hakem kararına karşı başvurulabilecek tek kanun...
Türk hukukunda taraflar, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri haklarla ilgili olarak doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların hakemler tarafından çözülmesi konusunda anlaşma yapabilir. Bununla birlikte, taşınmazın aynına ilişkin haklar ile iflas hukuku, aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar gibi...
4 Eylül 2020 tarihinde, Milletlerarası Ticari Tahkim Konseyi (“ICCA”) çatısı altında bir çalışma grubu “Milletlerarası Tahkimde Fiziki Duruşma Hakkı Mevcut Mudur?” başlıklı bir araştırma projesine başladı. Covid-19 salgını nedeniyle birçok tahkim duruşması çevrimiçi olarak gerçekleştirildi...
Dubai Uluslararası Tahkim Merkezi, 25 Şubat 2022 tarihinde tahkim kurallarını değiştirdi. 2022 Tahkim Kuralları 2 Mart 2022 tarihinde yayınlandı ve 21 Mart 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Kurallar 21 Mart 2022’den sonra yapılan tahkim davalarına uygulanır, taraflarca aksi kararlaştırılmadığı takdirde tahkim...
Achmea’nın AB-içi yatırım uyuşmazlıklarında doğurduğu tartışma katlanarak devam ediyor. Son olarak Paris İstinaf Mahkemesi, Polonya aleyhine sonuçlanan yatırım tahkimlerinde verilen hakem kararlarının Achmea gözetilerek iptaline hükmetti...
Türk hukukunda hakem kararlarına karşı başvurulabilecek kanun yolu, iptal davası olarak düzenlenir. Yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği tahkim yargılamalarında 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (“MTK”) uygulama alanı...
Bilindiği üzere Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) bir kararı sonrasında AB-içi uyuşmazlıkların tahkimde görülmesi ve özellikle Enerji Şartı Anlaşması (“EŞA”) altında tahkim konusunda sorunlar ortaya çıkmıştır...
Şirketler hukukunda tahkim uygulaması tahkime elverişlilik konusu başta gelmek üzere birçok açıdan tartışmalı unsurlar barındırır. Bu uyuşmazlıkların tahkime elverişli olduğunun kabul edildiği hukuk sistemlerinde dahi esas sözleşmeye tahkim şartının konulup konulamayacağı...
Yargılama süreçlerine doğrudan etkisi olan teknoloji kullanımındaki büyük artış tahkim için de yararlı oldu. Özellikle dijitalleşme ile tahkim yargılamasının şekli, tarafların gereksinimlerini de dikkate alarak, zaman ve maliyet verimliliğini arttıracak şekilde değişti. Bu doğrultuda ve COVID-19 pandemisine önlem...
Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”), 6 Mart 2018 tarihinde oldukça tartışmalı bir karara imza attı.[1] 1991 tarihli Hollanda-Slovakya İkili Yatırım Anlaşması’nda yer alan tahkim klozunun Avrupa Birliği (“AB”) hukukuna aykırılığına hükmedilen Achmea kararı, yatırım tahkiminde uzun soluklu tartışmaları beraberinde...