ÇSY (ESG) Bülteni 2025 2. Çeyrek

18.08.2025

Yazarlar: Av. Ecem Süsoy Uygun, Av. Rüştü Mert Kaşka, Av. Sevim Özkan, Stj. Av. Orhan Emin Erdem, Stj. Av. Beril Cimitoğlu

ÇSY (ESG) Bülteni 2025 2. Çeyrek
% 0

Türkiye’deki Önemli Gelişmeler ve Düzenlemeler

İklim Kanunu Yürürlüğe Girdi

7552 sayılı İklim Kanunu 09.07.2025 tarihli ve 32951 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. İklim Kanunu ile, Türkiye’nin yeşil büyüme vizyonu ve net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda iklim değişikliğiyle mücadeleyi önceleyen ve destekleyen çeşitli prensipler hayata geçirildi. İklim Kanunu, sera gazı emisyonlarının azaltılması, emisyon ticareti, gönüllü karbon piyasalarına katılım ve iklim değişikliğine uyum gibi temel konulara ilişkin düzenlemeler getirir. Bu doğrultuda İklim Kanunu, sera gazı emisyon faaliyetlerinin izinle yürütülmesi, doğrulanmış emisyonlar karşılığında yıllık tahsisatların teslim edilmesi zorunluluğu, karbon kredilendirme ve denkleştirme sisteminin İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından oluşturulması gibi hükümlerle ulusal ve uluslararası iklim politikalarına uyum sağlamayı hedefler.

Yeşil Dönüşüm Programı Tebliğinde Değişiklik Yapıldı

Yeşil Dönüşüm Destek Programı Uygulama Usul ve Esasları Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (“Yeşil Dönüşüm Tebliği”), 09.07.2025 tarihli ve 32951 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı. Yeşil Dönüşüm Tebliği ile programın adı “Yeşil Dönüşüm Programı” olarak güncellendi. Bunun yanı sıra Yeşil Dönüşüm Tebliği’nde; tesis bazında hazırlanması gereken yol haritası raporunun yatırımcı tarafından da hazırlanabileceği, belirli bir yatırım adresi için hâlihazırda süreci devam eden bir başvuru veya açık bir yatırım teşvik belgesi bulunması halinde aynı adrese yeni başvuru yapılamayacağı, başvuruda şekli eksiklikler bulunması durumunda ikinci düzeltme hakkı tanınacağı, güneş ve rüzgar enerjisine dayalı elektrik üretim tesislerinin proje bütünlüğünü sağlamak amacıyla kapsama alınması ve proje izleme sürecindeki değişiklikler ele alındı.

Kamu Gözetimi Kurumu’ndan TSRS 1’e “T” Paragrafı Eklenmesi Duyurusu

Kamu Gözetimi Kurumu’nun 15.05.2025 tarihli ve 2025-33 sayılı Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standardı 1’e (“TSRS 1”) “T” Paragrafı Eklenmesi konulu duyurusu yayımlandı[1]. Söz konusu duyuru, TSRS 1 “Sürdürülebilirlikle İlgili Finansal Bilgilerin Açıklanmasına İlişkin Genel Hükümler Standardına yeni bir açıklama hükmü eklendiğini belirtir. Buna göre, “61T Sürdürülebilirlikle ilgili finansal açıklamalar, işletmenin genel amaçlı finansal raporlarının bir parçası olarak “TSRS Uyumlu Sürdürülebilirlik Raporu” başlıklı ayrı bir raporda sunulur. TSRS Uyumlu Sürdürülebilirlik Raporu; işletmenin açıklama ihtiyacı duyduğu farklı bir raporun içerisine (entegre faaliyet raporu gibi) -rapor başlığı dâhil olmak üzere- bir bütün hâlinde olmak kaydıyla bölüm olarak eklenebilir.” hükmü TSRS 1 kapsamına dahil edildi.

Deniz Taşımacılığı Sektöründe 2050 Yılına Kadar Net Sıfır Emisyon

Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Başkanlığı’nın 30.04.2025 tarihinde yayımladığı haber ile Uluslararası Denizcilik Örgütü’nde küresel deniz taşımacılığı sektörünün sera gazı emisyonlarını 2050 yılına kadar net sıfıra indirmeyi amaçlayan yeni bir anlaşma üzerinde uzlaştığını duyurdu[2]. Avrupa Komisyonu’nun “iklim mücadelesinde tarihi bir adım” olarak nitelediği anlaşma, 2030’a kadar en az %20 (hedef %30) ve 2040’a kadar en az %70 (hedef %80) emisyon azalımı öngörür. Anlaşma kapsamında, deniz yakıtlarının iklim etkisinin üretimden tüketime değerlendirilmesi ve temiz yakıtları teşvik eden küresel bir sertifikasyon sisteminin kurulması öngörülür. Ayrıca, 2028 itibarıyla yürürlüğe girecek ilk küresel emisyon fiyatlandırma sisteminin, sektörde düşük karbonlu teknolojilere geçişi teşvik edeceği değerlendirilir.

AB’deki Önemli Gelişmeler ve Düzenlemeler

SKDM Uygulama Yönetmeliği Yürürlüğe Girdi

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (“SKDM”) uygulama kurallarını belirleyen 17 Mart 2025 tarihli ve 2025/486 sayılı Komisyon Uygulama Yönetmeliği, 18 Mart 2025 tarihinde AB Resmî Gazetesi’nde yayımlanarak yürürlüğe girdi. Söz konusu Yönetmelik, 10 Mayıs 2023 tarihli ve 2023/956 sayılı SKDM Tüzüğü kapsamında “beyan sahibi” (CBAM declarant) statüsüne ilişkin usul ve esasları düzenler. Bu kapsamda, ithalatçıların beyan sahibi olabilmek için izlemesi gereken başvuru adımları, yetkilendirme süreçlerinde dikkate alınacak ölçütler ile karar alma ilkeleri ayrıntılı şekilde tanımlanır. Komisyon Uygulama Yönetmeliği, SKDM’nin etkili ve şeffaf biçimde uygulanabilmesi amacıyla idari süreçlerin uyumlaştırılmasını hedefler.

AB, SKDM Sadeleştirme Teklifini Kabul Etti: Küçük İthalatçılar İçin Muafiyet ve İdari Yükün Azaltılması Öngörüldü

SKDM’nin sadeleştirilmesine yönelik Avrupa Komisyonu tarafından 26 Şubat 2025’te sunulan Tüzük Teklifi, Avrupa Parlamentosu’nun 22 Mayıs 2025 tarihli Genel Kurul oturumunda teknik değişikliklerle kabul edildi. “Omnibus I” paketi kapsamında hazırlanan teklif, küçük miktarlarda ithalat yapan işletmeler üzerindeki idari yükü azaltmayı amaçlar. Bu kapsamda, yıllık 50 tonun altında SKDM kapsamındaki ürün ithal eden işletmelerin yükümlülükten muaf tutulması öngörüldü. Yeni eşik, ithalatçıların %90’ını kapsarken, toplam CO₂ emisyonlarının %99’unun yine sistem içinde kalmasını sağlar. Ayrıca düzenleme, beyan sürecinin, mali sorumlulukların ve yetkilendirme prosedürlerinin sadeleştirilmesine ve kötüye kullanıma karşı önlemlerin güçlendirilmesine yönelik hükümler içerir. Tüzüğün nihai hâli, Konsey ile yürütülecek müzakereler sonucunda belirlenecektir.

Ekotasarım ve Enerji Etiketlemesi Çalışma Planı Yayımlandı

Avrupa Komisyonu tarafından 15 Nisan 2025 tarihinde 2025-2030 Sürdürülebilir Ürünler İçin Ekotasarım ve Enerji Etiketlemesi Çalışma Planı (“Çalışma Planı”) yayımlandı[3]. Çalışma Planı, 13 Haziran 2024 tarihinde kabul edilen ve 28 Haziran 2024 tarihli ve L 202/1 sayılı AB Resmî Gazetesi’nde yayımlanan Sürdürülebilir Ürünler için Ekotasarım Yönetmeliği (“Yönetmelik”) kapsamında yayımlanmıştır. Çalışma Planı, çevresel etkisi yüksek olan, çelik, alüminyum, tekstil, mobilya, lastik ve yatak gibi ürün gruplarına yönelik olarak dayanıklılık, onarılabilirlik, geri dönüştürülebilirlik ve karbon ayak izi gibi çevresel kriterlerin uygulanmasını öngörür. Ayrıca, ürünlerin tüm yaşam döngüsüne ilişkin çevresel verilerin dijital ortamda erişilebilirliğini sağlayacak Dijital Ürün Pasaportu sisteminin hayata geçirilmesi hedeflenir. Çalışma Planı ile Avrupa’nın yeşil dönüşüm sürecine katkı sağlanması, çevresel performansın artırılması, piyasa gözetiminin etkinleştirilmesi ve sanayide sürdürülebilir dönüşümün hızlandırılması amaçlanır.

Avrupa Komisyonu, Avrupa Su Direnci Stratejisi’ni Yayımladı: 2030’a Kadar Su Verimliliğinde %10 Artış Hedefi

Avrupa Komisyonu, 4 Haziran 2025 tarihinde Avrupa Su Direnci Stratejisi’ni (European Water Resilience Strategy) yayımladı[4]. Hazırlanan bu kapsamlı strateji ile su döngüsünün korunması ve onarılması, herkes için temiz ve erişilebilir su güvenliğinin sağlanması ve sürdürülebilir, dirençli, akıllı ve rekabetçi bir su ekonomisinin oluşturulması hedeflenir. Mevcut AB su mevzuatının (Su Çerçeve Direktifi ve Taşkın Yönetimi Direktifi) etkin uygulanmasına odaklanan strateji, 2030 yılına kadar AB genelinde su verimliliğinde en az %10 artış hedefi koyar. Bu hedef doğrultusunda, Avrupa Komisyonu ayrıca bir “Su Verimliliği Tavsiye Kararı” yayımlayarak, üye devletlere ulusal ve bölgesel koşullarına uygun su tasarrufu hedefleri belirlemeleri yönünde rehberlik sağlar. Tavsiye kararında boru sistemlerindeki kayıpların azaltılması, su altyapısının modernizasyonu ve dijital çözümlerin (akıllı sayaçlar, uydu verileri) kullanımı öne çıkarılır. Strateji ayrıca, Avrupa Yatırım Bankası’nın 2025–2027 döneminde 15 milyar Avro büyüklüğünde su yatırımı planlamasını, yapay zekâ ve dijitalleşme yoluyla erken uyarı sistemlerinin güçlendirilmesini ve Avrupa Su Akademisi’nin kurulmasını içeren beş temel başlıkta eylemler öngörür. Stratejinin uygulanması Aralık 2025 itibarıyla başlayacak olan ve iki yılda bir düzenlenecek “Su Direnci Forumu” aracılığıyla izlenecek olup, 2027 yılında kapsamlı bir ara değerlendirme yapılacaktır.

Avrupa Sürdürülebilir Finans Platformu, İklim Delegasyon Yasası’nın Teknik Kriterlerini Gözden Geçiren Yeni Raporunu Yayımladı

Avrupa Komisyonu’na danışma kurulu olarak rol alan Sürdürebilir Finans Platformu 1 Nisan 2025 tarihinde “Sürdürülebilir Finansın Geliştirilmesi: Yeni Faaliyetler İçin Teknik Kriterler ve İklim Delegasyon Yasası’nın İlk Gözden Geçirilmesi” başlıklı raporunu yayımladı[5]. Rapor, 2021 tarihli İklim Delegasyon Yasası kapsamında yer alan faaliyetlerin teknik tarama kriterlerinin bilimsel veriler ve piyasa gelişmeleri doğrultusunda gözden geçirilmesine ve çevresel taksonomiye dahil edilmesi öngörülen yeni ekonomik faaliyetlere ilişkin önerilere yer verir. Dijital çözümler, endüstriyel enerji verimliliği ekipmanları ve doğa temelli uygulamalar dahil olmak üzere çeşitli alanlara yönelik “önemli katkı” ve “önemli zarar vermeme” (DNSH) kriterlerinin oluşturulması ve uyumlaştırılması hedeflenir. Bu çerçevede, bir faaliyetin belirli bir çevresel hedefe “önemli katkı” sağladığının kabul edilebilmesi için teknik ve işlevsel olarak bu hedefe doğrudan hizmet etmesi gerekirken, DNSH kriteri kapsamında faaliyetin diğer çevresel hedeflere zarar vermeyecek şekilde yürütülmesi gözetilir. Özellikle iklim değişikliğine uyum, döngüsel ekonomi, kirlilik önleme ve doğa temelli çözümler gibi çevresel hedeflere katkı sağlayacak sektörlerin değerlendirilmesi yapılır.  Ayrıca rapor, teknik tarama kriterleri henüz tamamlanmamış ve taksonomi kapsamında bir ikincil düzenlemeye konu edilmemiş sektörlere ilişkin ilerleme değerlendirmelerine de yer verir. Bu kapsamda telekomünikasyon ağları, atıktan enerji üretimi, karbon yakalama ve depolama, tarım, kimya sanayi, sulama ve atık su arıtımı gibi faaliyet alanları örnek olarak gösterilir.

Almanya Şansölyesi Merz ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron’dan AB’nin Kurumsal Sürdürülebilirlik Direktifi CS3D’ye İptal Çağrısı

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in 10 Mayıs 2025 tarihinde Avrupa Komisyonu Başkanı ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamalar, Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlik politikaları açısından tartışmalara yol açtı. Merz, Almanya’nın Ulusal Tedarik Zinciri Yasası’nı (LkSG) yürürlükten kaldıracaklarını ve Avrupa düzeyindeki Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi’nin (“CS3D”) de tamamen iptal edilmesi gerektiğini ifade etti[6]. Şirketlerin tedarik zinciri genelinde insan hakları ve çevresel etkileri önleme yükümlülüğü getiren CS3D, 2024’te kabul edilmiş, ancak kapsamı daraltılmış ve yürürlüğe giriş tarihi 2028’e ertelenmişti. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yasanın Avrupa'nın önceliklerine uymadığı gerekçesiyle “masadan kaldırılması” gerektiğini belirtti. Bu açıklama, Şansölye Merz’in Brüksel’e yaptığı ilk ziyarette yasayı iptal etme çağrısından on gün sonra geldi.

Karbon Piyasalarının Uyumu AB–Birleşik Krallık Zirvesi’ne Konu Oldu

19 Mayıs 2025 tarihinde Londra’da düzenlenen AB–Birleşik Krallık Zirvesi sonucunda yayımlanan “Ortak Anlayış Belgesi”[7], tarafların karbon piyasalarının uyumlaştırılması ve SKDM kapsamında karşılıklı muafiyetler tanınmasına yönelik taahhütlerini ortaya koydu. Taraflar, Emisyon Ticaret Sistemleri (“ETS”) arasında bağlantı kurulması, karbon fiyatlandırma politikalarının entegrasyonu ve düşük karbonlu teknolojilere yönelik bilgi alışverişinin artırılması yönünde mutabakata vardı. ETS bağlantısının elektrik üretimi, sanayi, ulaşım ve deniz taşımacılığı gibi sektörleri kapsaması öngörülürken, AB iç elektrik piyasasına erişim, hidrojen ve karbon yakalama teknolojileri gibi alanlarda iş birliğinin derinleştirilmesi hedeflendi.

AB 2030 İklim Hedeflerine Hızla Yaklaşıyor: Sera Gazı Azalımı ve Yenilenebilir Enerjide Önemli İlerleme

Avrupa Komisyonu’nun değerlendirmesine göre[8], AB Üye Devletleri 2030 enerji ve iklim hedeflerine ulaşma yolunda önemli ilerleme kaydetti. Ülkeler, Komisyon’un Aralık 2023’te sunduğu tavsiyeler doğrultusunda planlarını geliştirerek, 55% sera gazı azalımı ve en az %42,5 yenilenebilir enerji hedeflerine yaklaştı. Bu başarı, mevcut ulusal önlemler ve AB politikalarının tam uygulanması halinde, 2030’a kadar sera gazı emisyonlarının 1990 seviyelerine göre yaklaşık %54 azaltılacağını gösterir.

Fransa’dan Paris Uyumlu ve Yüksek Bütünlüklü Karbon Kredisi Kullanım Şartı: Gönüllü Piyasalarda Şeffaflık ve Bütünlük Önceliği

Fransa Hükümeti, karbon piyasalarının şeffaf ve güvenilir şekilde gelişmesini desteklemek amacıyla “Paris Uyumlu ve Yüksek Bütünlüklü Karbon Kredisi Kullanım Şartı”nı yayımladı[9]. Şirketlerden emisyon azaltımını önceliklendirmesi, yalnızca yüksek bütünlüğe sahip projelere dayalı karbon kredilerini tamamlayıcı olarak kullanması ve bu süreci şeffaf biçimde raporlaması beklenir. Paris Anlaşması çerçevesinde oluşturulan bu şart, gönüllü karbon piyasalarında çevresel bütünlüğü güçlendirmeyi hedefler. Schneider Electric, Capgemini, Beko ve FDJ United’ın da aralarında bulunduğu 17 şirket şartı ilk imzalayanlar arasında yer aldı.

Diğer Ülkelerdeki Önemli Gelişmeler ve Düzenlemeler

New York Eyaleti Sera Gazı Verilerini Toplamaya Hazırlanıyor

New York Eyaleti Çevre Koruma Dairesi (DEC), eyalet genelinde sera gazı emisyonlarının daha şeffaf ve sistematik bir şekilde izlenmesi amacıyla yeni bir düzenleme taslağı yayımladı[10]. Taslak, enerji, ulaşım ve sanayi gibi yüksek emisyonlu sektörlerde faaliyet gösteren kuruluşların sera gazı salımlarını bildirme yükümlülüğü getirmeyi amaçlar. Bu adım, New York'un İklim Liderliği ve Toplumsal Koruma Yasası kapsamında karbon nötr hedeflerine ulaşmasına katkı sağlamayı hedefler. Kamuoyu görüşüne açılan taslak, iklim risklerinin hesaplanabilirliği açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirilir.

Trump, Enerji Sektörünü Eyalet Müdahalelerinden Koruyor

08.04.2025 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri başkanı Donald Trump tarafından Amerikan Enerji Sektörünü Eyalet Müdahalelerinden Koruma (Protecting American Energy from State Overreach) başlıklı bir kararname yayımlandı. Söz konusu kararname, fosil yakıt şirketlerini eyalet düzeyinde uygulamaya konulan sera gazı emisyonlarına ilişkin düzenleme ve yaptırımlardan muaf tutmayı amaçlar.

Trump Yönetimi ve Eyaletler Arasında İklim Mücadelesi

ABD Adalet Bakanlığı, Trump yönetiminin enerji egemenliği politikası doğrultusunda, Hawaii, Michigan, New York ve Vermont eyaletlerine karşı iklim eylemlerini gerekçe göstererek dört ayrı dava açtı. Hawaii ve Michigan’ın fosil yakıt şirketlerine iklim zararları nedeniyle açmayı planladığı davalar ile New York ve Vermont’un fosil yakıt şirketlerinden geçmiş sera gazı emisyonlarına dayanarak tazminat talep eden “iklim süperfonu” yasaları hedef alındı. Bakanlık, bu eyalet uygulamalarının Temiz Hava Yasası ile çeliştiğini, merkezi yönetimin yetkilerini aşarak enerji piyasalarını ve ulusal güvenliği tehdit ettiğini savunur. Eyalet yönetimleri ise şirketlerin iklim krizi üzerindeki sorumluluğunu vurgulayarak yasal haklarını koruma kararlılığını sürdürür.

Kanada’dan Şirketlere “Yeşil İddia” Uyarısı: Yeni Rehber ve Yasal Sorumluluklar

Kanada Rekabet Otoritesi, 5 Haziran 2025’te çevreyle ilgili reklam ve tanıtım ifadelerine yönelik bir rehber yayımladı[11]. Bu rehber, şirketlerin çevresel iddialarının doğru, kanıtlanabilir ve yanıltıcı olmamasını sağlamayı amaçlar. Ancak, rehberin kendisi bir normatif bir düzenleme niteliğinde değildir. Bu nedenle, mahkemeler ya da vatandaşlar açısından bir bağlayıcılığı yoktur  Bireyler ve sivil toplum kuruluşları, şirketlerin çevresel iddialarına ilişkin şikayetlerini Rekabet Otoritesi’nin internet sitesinde yer alan çevrimiçi form aracılığıyla iletebilir.

2025 Yılının İkinci Çeyreğinde Açılan, Sonuçlanan Davalardan Örnekler

DWS Yeşil Aklama Cezası

Almanya'nın Deutsche Bank'a bağlı yatırım birimi DWS, çevresel, sosyal ve yönetişim kriterlerine ilişkin yanıltıcı beyanlarla ilgili Almanya'daki bir soruşturmayı sonuçlandırmak üzere 25 milyon Euro para cezası ödemeyi kabul etti. 2021 yılında yapılan bir ihbara istinaden, DWS'nin doğruluğunu tespit etmeden sürdürülebilir finans alanında lider olduğunu iddia ettiğini tespit etti. DWS, o zamandan beri iç süreçlerini yeniden yapılandırdığını ve cezayı kabul ettiğini ifade etti[12].

Prof. Carolyn Roberts ve İngiliz Su ve Kanalizasyon Şirketleri

İngiltere Rekabet Temyiz Mahkemesi (CAT), Prof. Carolyn Roberts’ın (PCR) yedi büyük İngiliz su ve kanalizasyon şirketine karşı başlattığı toplu dava başvurusunu reddetti. Bu dava, İngiltere'nin ilk çevresel rekabet toplu davası olarak görülmekteydi. PCR, şirketlerin kirlenme olaylarını düzenleyici kurum Ofwat’a eksik bildirdiğini, bu sayede haksız yere daha yüksek ücret talep ettiklerini iddia etmişti. Ancak CAT, bu iddiaların Su Endüstrisi Yasası kapsamındaki fiyat kontrol rejimine ait olduğunu ve bu nedenle dava kapsamı dışında kaldığını belirtti. Mahkeme düzenlemeye tabi sektörlerde benzer davaların rekabet rejimi dışında tutulabileceğine dikkat çekti. PCR, karara karşı temyiz yoluna başvurmayı planladığını açıkladı[13].

İngiltere Reklam Standartları Kurumu Kararı

9 Nisan 2025’te İngiltere Reklam Standartları Kurumu (ASA), yüksek karbon salımı yapan şirketlerin düşük karbon yatırımlarını tanıtan reklamlarla ilgili kararlar verdi. Bir televizyon reklamı, yüksek ve düşük karbon faaliyetlerin oranlarını net şekilde gösterdiği için onaylandı. Ancak, net sıfır hedefini vurgulayan sosyal medya reklamı, düşük karbon ürünlerin oranını açıklamadığı için reddedildi. Büyük bir bankanın, düşük karbon geçişine destek sunduğunu belirten reklamı ise, yatırım hizmetlerine odaklandığı ve iş dünyasına yönelik olduğu için kabul edildi[14]. Bu kararlar, yeşil vaatlere yönelik denetimlerin artacağını ve 2025’te daha sıkı kuralların uygulanacağını gösterir.  

Hawaii Eyaleti ve Petrol Şirketleri Davası

Hawaii eyaleti, büyük petrol ve gaz şirketlerini iklim değişikliğine bağlı zararlardan dolayı eyalet mahkemesinde dava açtı. Eyalet, şirketlerin onlarca yıl süren yanıltıcı bilgi kampanyalarıyla fosil yakıtların tehlikelerini gizleyip yanlış bilgiler yayarak fosil yakıt talebini artırdığını ve böylece sera gazı emisyonlarına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu iddia etti[15].

Lliuya v. RWE Davası

2025 yılında Almanya Hamm Yüksek Bölge Mahkemesi, Peru’lu çiftçi Bay Lliuya’nın Alman enerji şirketi RWE’ye karşı açtığı davayı reddetti. Mahkeme, davayı reddetmekle birlikte, sera gazı yayıcılarının iklim değişikliğine bağlı zararlardan sorumlu tutulabileceğini kabul etti[16]. Karar, şirketlerin küresel emisyonlara yaptıkları kısmi katkının dahi somut ve yakın bir risk oluştuğunda hukuki sorumluluk doğurabileceğini ortaya koyar. Bu karar, iklim değişikliği ile mücadelede şirketlerin yasal sorumluluğunu genişleten önemli bir adım olarak değerlendirilir ve benzer davalar açısından yol gösterici nitelik taşır.

Bülteni pdf formatında indirmek için tıklayınız.

Kaynakça
  • İlgili duyuruya buradan ulaşabilirsiniz.
  • İlgili duyuruya buradan ulaşabilirsiniz.
  • İlgili Çalışma Planı’na buradan ulaşabilirsiniz.
  • İlgili Strateji’ye buradan ulaşabilirsiniz.
  • İlgili rapora buradan ulaşabilirsiniz.
  • İlgili duyuruya buradan ulaşabilirsiniz.
  • İlgili belgeye buradan ulaşabilirsiniz.
  • İlgili değerlendirmeye buradan ulaşabilirsiniz.
  • İlgili şarta buradan ulaşabilirsiniz.
  • İlgili taslağa buradan ulaşabilirsiniz.
  • İlgili rehbere buradan ulaşabilirsiniz.
  • İlgili karara buradan ulaşabilirsiniz.
  • İlgili karara buradan ulaşabilirsiniz.
  • İlgili karara buradan ulaşabilirsiniz.
  • İlgili karara buradan ulaşabilirsiniz.
  • İlgili karara buradan ulaşabilirsiniz.

Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.

Diğer İçerikler

ÇSY (ESG) Bülteni 2025 3. Çeyrek
Yayınlar
ÇSY (ESG) Bülteni 2025 3. Çeyrek

Yazarlar: Av. Ecem Süsoy Uygun, Av. Rüştü Mert Kaşka, Av. Orhan Emin Erdem, Av. Sevim Özkan, Stj. Av. Pelin Mutlu

ÇSY ve Sürdürülebilirlik 26.11.2025
ÇSY (ESG) Bülteni 2025 1. Çeyrek
Yayınlar
ÇSY (ESG) Bülteni 2025 1. Çeyrek

Yazarlar: Av. Ecem Süsoy Uygun, Av. Sevim Özkan, Stj. Av. Orhan Emin Erdem, Stj. Av. Mert Kaan Gümüş

ÇSY ve Sürdürülebilirlik 25.04.2025
AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi
Yayınlar
AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi

AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi (CSDDD), küresel tedarik zincirlerinde kurumsal sorumluluk çerçevesinde önemli değişiklikler getirmektedir. Sizin için hazırladığımız rehberimiz, direktifin uygulandığı kuruluşlar, temel yükümlülükler ve önemli uyum tarihleri de dahil olmak üzere direktif...

ÇSY ve Sürdürülebilirlik 01.08.2024
ÇSY Terimler Sözlüğü
Yayınlar
ÇSY Terimler Sözlüğü

Günümüz iş dünyasında, Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ÇSY) ilkeleri kurumsal stratejilerin önemli bir parçası haline gelmiştir. Erdem & Erdem olarak, ÇSY konularında uzman ekibimizle müvekkillerimize danışmanlık yapmaktan gurur duyuyoruz. Hazırladığımız ÇSY Sözlüğü...

ÇSY ve Sürdürülebilirlik 02.07.2024

Yaratıcı hukuk çözümleri için iletişime geçin.