Yatırım Tahkiminde Şemsiye Klozlar
Giriş
Şemsiye klozlar, ev sahibi devletlerin sözleşmesel veya sözleşme dışı nedenlerden doğan taahhütlerini devletlerarası yatırım sözleşmelerinin koruyucu şemsiyesi altında birleştiren düzenlemelerdir[1]. Doktrin ve içtihatta yeknesak bir uygulaması olmayan şemsiye klozlar, uluslararası yatırım sözleşmelerinde yer alan bir düzenleme vasıtasıyla, ev sahibi devleti yatırımcılar nezdinde yükümlülükleri ile bağlı olmaya mecbur kılabilir[2]. Bu makalede, şemsiye klozlara dair tartışmalı hususlar, değişkenlik gösteren hakem kararları ışığında ele alınır.
Şemsiye Klozları Etkin Kılan Hakem Kararları
Yabancı yatırımcının, ev sahibi devlet ile imzaladığı yatırım şartlaşmasının ihlal edildiğine dair iddialarını, yatırımcının vatandaşı olduğu devlet ile ev sahibi devlet arasında akdedilen yatırım sözleşmesinin bir başka deyişle uluslararası hukukun ihlali seviyesine çıkarabilen şemsiye klozlar, hakem kararlarında sıklıkla tartışılır.
Noble Ventures v. Romania[3] kararında hakem heyeti, Amerika Birleşik Devletleri (“ABD”) ve Romanya arasında imzalanan İkili Yatırım Anlaşması’nda (“İYS) yer alan şemsiye klozun kapsamı ve uygulama alanını değerlendirdi. Anılan kloz şu şekildedir: “Taraflar, yatırımlara dair yükümlülüklerini gözetirler”. Davacı, Romanya ile akdedilen şartlaşma ışığında yatırım yaptığı şirketin borçlarının yeniden müzakere edilmemesi gibi hukuka aykırılıklar sebebiyle Romanya’nın ABD ile akdettiği İYS’deki şemsiye klozu ihlal ettiği iddiasında bulundu[4]. Hakem heyeti kararında, yerel düzeydeki şartlaşma ihlallerinin devletlerarası yatırım sözleşmesi ihlali sayılabileceğine ve ev sahibi devletin uluslararası sorumluluğuna sebep olabileceğine değindi[5]. Bu kararıyla heyet, SGS v. Philippines[6] kararındaki değerlendirmeye paralel bir yaklaşım göstermiştir.
Eureko v. Poland[7]uyuşmazlığında değerlendirmesini bir adım öteye taşıyan hakem heyeti, yatırımcı ile akdedilen sözleşmenin ihlalini, Hollanda ile Polonya arasında akdedilen İYS’de yer alan diğer hükümlere uygun hareket edilmiş olsa dahi, şemsiye klozun ihlali olarak değerlendirdi. Zira anılan klozda taraflar, yatırımcıların yatırımlarından doğabilecek tüm borçları yerine getirmeyi yüklenmiştir[8]. Bu kapsamda, kimi hakem heyetlerinin şemsiye klozların etkin olarak uygulanmasına verdiği önem, yatırımcı ile devlet arasındaki sözleşmeye aykırılık hallerini, devletlerarası yatırım anlaşmalarının ihlali seviyesine yükseltti[9].
Şemsiye Klozların Etkinliğini Azaltan Hakem Kararları
SGS v. Pakistan[10] uyuşmazlığı, Davacı ile akdedilen ve Pakistan mahkemelerini yetkili kılan nakliye ön kontrollerine dair şartlaşmanın Pakistan tarafından tek taraflı sona erdirilmesinden doğmuştur. Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıklarının Çözüm Merkezi nezdinde tahkim talebinde bulunan Davacı, ihlal iddialarını Pakistan ile İsviçre arasında akdedilen İYS’ye dayandırır. Hakem heyeti yoğun biçimde eleştirilen kararında, şemsiye klozun şartlaşma ihlalini kapsar nitelikte değerlendirilemeyeceği sonucuna vardı. Heyet, akdedilen İYS’lerde devletlerin taraf olduğu tüm sözleşme ihlallerinin İYS ihlali olarak değerlendirilmesi hususunu kararlaştırabileceklerini, ancak önlerine gelen uyuşmazlıkta devletlerin İYS’deki şemsiye klozu bu yönüyle kabul ettiğine dair açık ve inandırıcı bir delil veya irade olmadığı sonucuna varıldığını belirtti.[11]
El Paso v. Argentina [12], Pan America v. Argentina[13], CMS v. Argentina[14] ve Sempra v. Argentina[15] uyuşmazlıklarında benzer değerlendirmeler yapılmakla birlikte devletlerin egemen güç veya ticari sözleşme tarafı sıfatıyla hareket etmesi hallerine dair ayrıma gidildi. Hakem heyetleri, yatırım sözleşmelerindeki şemsiye klozların devletlerin ticari sözleşme tarafı olmaktan ziyade egemen güç sıfatıyla dahil olduğu hukuki işlemleri kapsadığını vurgulamıştır[16]. Bu kararlar, ev sahibi devletin egemen güç kullanarak hareket etmediği hallerde şemsiye klozların uygulama alanının daraltıldığının göstergesidir.
Şemsiye Klozların Devletlerin Tek Taraflı İşlemleri Karşısındaki Durumu
Şemsiye klozlara dair tartışma konusu olan bir diğer husus, klozların ev sahibi devlet tarafından yürütülen tek taraflı işlemler, örneğin yasama faaliyetleri karşısındaki durumudur.
Kararlarda genel olarak, şemsiye klozların kapsamının ev sahibi devletin taraf olduğu sözleşmelerden doğan yükümlülüklerinin ihlali ile sınırlı olmadığı, bu kapsamda ev sahibi devletin yasama faaliyetleri ve idari işlemlerinden doğan ihlallerin de kloz kapsamında değerlendirilebileceği sonucuna varıldı[17]. LG v. Argentina[18] kararında hakem heyeti, Arjantin’in Gaz Kanunu ile ilgili mevzuatına dair yasama faaliyetleri sonucunda şemsiye kloz kapsamında yatırımcıya karşı sorumlu olduğu sonucuna vardı[19].
Sözleşmenin Nisbiliği İlkesi ve Şemsiye Klozlar
Şemsiye klozlar kapsamında tartışmalı olan bir diğer mesele ise; devlet organlarının, müesseselerinin ve idari imtiyaz sahibi özerk bölgelerin akdettiği sözleşmelerden devletlerin sorumlu tutulup tutulamayacağı hususudur. Benzer şekilde, yatırımcı alt birimleri ve şubelerinin taraf olduğu sözleşmelerde, yatırımcıların şemsiye kloz kapsamında korunup korunamayacağı, sözleşmenin nisbiliği ilkesi kapsamında değerlendirilir.
Noble Ventures v. Romania[20] uyuşmazlığında hakem heyeti Davacı ile tüzel kişiliği haiz Romanya Kamu Mülkiyeti Fonu arasında akdedilen yatırım sözleşmesine dair ihlalde şemsiye klozuna başvurulabileceği sonucuna vardı. Heyet, Romanya Hükümeti’nin kamu gücü verdiği fonun akde aykırılığından sorumlu tutulabileceğini ifade etti. Buna karşın, Impregilo v. Pakistan[21] uyuşmazlığında, Davacı’nın İtalya ve Pakistan arasında akdedilen İYS’den faydalanamayacağı, yatırım anlaşmasına Pakistan Devleti yerine ayrı bir tüzel kişiliği haiz Pakistan Su ve Güç Gelişim Otoritesi’nin taraf olmasının bu sonucu doğurduğunu belirtilmiştir[22].
Yatırımcıların iştiraklerinin şemsiye kloz kapsamındaki korumadan yararlanamayacağına dair Davalı iddialarına cevaben kimi uyuşmazlıklarda hakem heyetleri Davalı iddialarını reddederek, klozların kapsamını yatırıma dair ev sahibi devlet ile akdi ilişkiye giren tüm kişilere genişletti[23]. Buna karşın, kimi hakem heyetleri ise Davacı’nın ev sahibi devlette yatırım yapan yatırımcı olması gerektiği, yatırımcının bölgesel iştirakinin şemsiye kloz korumasından faydalanamayacağı sonucuna vardı[24].
Sonuç
Şemsiye klozlar, yatırımcının ev sahibi devlet ile akdettiği sözleşmeyi ihlalini bir uluslararası hukuk ihlali seviyesine taşıyabilmesi dolayısıyla yatırım uyuşmazlıklarında büyük tartışmalara sebep olan düzenlemelerdir. Hakem heyetleri şemsiye klozların kapsamı ve uygulama alanında gösterdikleri farklı yaklaşımlar ile oldukça değişken bir içtihat geliştirmiştir.
[1] Rudolf Dolzer / Christoph Schreuer, Principles of International Investment Law, Oxford University Press, 2nd Edition, Oxford 2012, s.166; Katia Yannaca-Small, “Interpretation of the Umbrella Clauses in Investment Agreements”, OECD Working Papers on International Investment, 2006/03, OECD Publishing, s.3, erişim için: http://dx.doi.org/10.1787/415453814578.
[2] Shotaro Hamamoto, “Parties to the Obligations in the Obligations Observance (Umbrealla) Clause, ICSID Review, Vol. 30, No.2, 2015, s.449.
[3] Noble Ventures, Inc. v. Romania, Award, ICSID Case No. ARB/01/11, erişim için: https://icsid.worldbank.org/en/Pages/cases/casedetail.aspx?CaseNo=ARB/01/11.
[4] Dolzer / Schreuer, Ibid, s. 169.
[5] Dikran M. Zenginkuzucu, “The Effect of the Umbrella Clauses on the Jurisdiction of ICSID Arbitral Tribunal”, Journal of International Trade and Arbitration Law, Vol:2, Issue:1, Istanbul 2013, s.179-180; .Noble Ventures, Inc. v. Romania, par. 53;
[6] SGS Société Générale de Surveillance S.A. v. Republic of the Philippines, the Decision on the Jurisdiction, ICSID Case No. ARB/02/6, erişim için: https://icsid.worldbank.org/en/Pages/cases/casedetail.aspx?CaseNo=ARB/02/6; Zenginkuzucu, Ibid, s. 175-176.
[7] Eureko v. Poland, Partial Award, erişim için: https://www.italaw.com/sites/default/files/case-documents/ita0308_0.pdf.
[8] Eureko v. Poland, par.250.
[9] Bu hususta verilen benzer kararlar için bkz.; AMTO v. Ukraine, Duke Energy Electroquil Partners and Electroquil S.A v. Republic of Ecuator, LG&E Energy Corp., LG&E Capital Corp. and LG&E International Inc. v. Argentine Republic, Siemens A.G. v. Argentine Republic, Plama Consortium Limited v. Republic of Bulgaria.
[10] SGS Société Générale de Surveillance S.A. v. Islamic Republic of Pakistan, Decision on Jurisdiction, ICSID Case No. ARB/01/13, erişim için: https://icsid.worldbank.org/en/Pages/cases/casedetail.aspx?CaseNo=ARB/01/13.
[11] SGS Société Générale de Surveillance S.A. v. Islamic Republic of Pakistan, par. 173;Christopher Screuer, “Travelling the BIT Route – of Waiting Periods, Umbrella Clauses, Forks in the Road”, The Journal of World Investment and Trade, Vol: 5, No:2, s. 252, erişim için: http://www.univie.ac.at/intlaw/pdf/68.pdf; Zenginkuzucu, Ibid, s. 174.
[12] El Paso Energy International Company v. Argentine Republic, Decision on Jurisdiction, ICSID Case No. ARB/03/15, erişim için: https://icsid.worldbank.org/en/Pages/cases/casedetail.aspx?CaseNo=ARB/03/15.
[13] Pan American Energy LLC and BP Argentina Exploration Company v. Argentine Republic, Decision on Preliminary Objections, ICSID Case No. ARB/03/13, erişim için: https://www.italaw.com/cases/808.
[14] CMS Gas Transmission Company v. Argentine Republic, Award, ICSID Case No. ARB/01/8, erişim için: https://icsid.worldbank.org/en/Pages/cases/casedetail.aspx?CaseNo=ARB/01/8; Zenginkuzucu, Ibid, s.182.
[15] Sempra Energy International v. Argentine Republic, Award, ICSID Case No. ARB/02/16, erişim için: https://icsid.worldbank.org/en/Pages/cases/casedetail.aspx?CaseNo=ARB/02/16.
[16] Dolzer / Schreuer, Ibid, s. 173.
[17] Dolzer / Schreuer, Ibid, s. 177.
[18] LG&E Energy Corp., LG&E Capital Corp. and LG&E International Inc. v. Argentine Republic, Decision on Liability, ICSID Case No. ARB/02/1, erişim için: https://icsid.worldbank.org/en/Pages/cases/casedetail.aspx?CaseNo=ARB/02/1.
[19] LG&E Energy Corp., LG&E Capital Corp. and LG&E International Inc. v. Argentine Republic, par. 175.
[20] Noble Ventures, Inc. v. Romania, par. 82.
[21] Impregilo S.p.A. v. Islamic Republic of Pakistan, Decision on Jurisdiction, ICSID Case No. ARB/03/3, erişim için: https://icsid.worldbank.org/en/Pages/cases/casedetail.aspx?CaseNo=ARB/03/3.
[22] Impregilo S.p.A. v. Islamic Republic of Pakistan, par. 223; Zenginkuzucu, Ibid, s.181.
[23] For caselaw on this matter please see: Continental Casualty Company v. Argentine Republic, CMS Gas Transmission Company v. Argentine Republic, Enron Creditors Recovery Corporation (formerly Enron Corporation) and Ponderosa Assets, L.P. v. Argentine Republic, Sempra Energy International v. Argentine Republic, Duke Energy Electroquil Partners and Electroquil S.A. v. Republic of Ecuador.
[24] Bu hususta verilen kararlar için bkz.: Siemens A.G. v. Argentine Republic, El Paso Energy International Company v. Argentine Republic ; Dolzer / Schreuer, Ibid, s. 176.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Uluslararası ticari tahkimde verilen hakem kararlarının yabancı ülkelerde hüküm ve sonuç doğurabilmesi için “tanıma” ve “tenfiz” süreçlerinden geçmesi gerekir. Bu süreç hem New York Sözleşmesi hem de Türk hukukunda Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu (“MÖHUK”) hükümleri ile düzenlenmiştir...
Tahkime elverişlilik, belirli bir uyuşmazlık konusunun tahkim yoluyla çözüme elverişli olup olmadığının tespitini ifade eder ve uluslararası ticari uyuşmazlıkların çözümünde tahkimin temel bir yönünü oluşturur...
Yabancı mahkeme ve hakem kararlarının Türkiye’de tanınması, tenfizi ve hakem kararlarının iptali süreçlerinde kamu düzeni hem teoride hem de uygulamada en kritik denetim ölçütlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Yargıtay kararları, kamu düzeni kavramının kapsamı ve uygulanma biçimine ilişkin içtihadın yönünü...
Bilindiği üzere, itirazın iptali davası, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde düzenlenen ve borçlunun icra takibine yaptığı itirazı hükümden düşürmeyi amaçlayan özel bir dava türüdür. Takibin devamını sağlamayı amaçlayan bu dava türünün hukuki niteliği konusunda doktrinde farklı görüşler...
16 Aralık 2024 tarihinde, Londra Uluslararası Tahkim Divanı (“LCIA”) 22 Temmuz 2017 ile 31 Aralık 2022 arasındaki dönemi kapsayan üçüncü grup hakemin reddi talebine ilişkin kararlarını yayımladı. LCIA ayrıca, temel hukuki temaları ve analitik eğilimleri ortaya koyan ayrıntılı bir yorum yayımlamış olup...
Milletlerarası Ticaret Odası (“MTO”), 2023 yılı uyuşmazlık çözümü istatistiklerine ilişkin raporunu (“Rapor”) yayınlayarak uluslararası tahkimin gelişen görünümüne ışık tuttu. İstatistikler, tahkimin birçok farklı sektörde tercih edilen bir uyuşmazlık çözüm mekanizması olduğunu ve çok çeşitli uyuşmazlıklarda...
Sendikasyon kredileri küresel finansman modelleri arasında önemli bir yere sahiptir. Sadece 2023 yılında ABD’de şirketlere 3.655 adet sendikasyon kredisi sağlanması ve bu kredilerin değerinin 2.4 trilyon dolara ulaşması, Avrupa’da ise söz konusu işlem hacminin 1.186 sendikasyon kredisi ile 679 milyar dolar...
İhtiyati haciz, alacaklının alacağını güvence altına almak amacıyla borçlunun malvarlığına geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati haciz, alacaklıların haklarını koruma altına almak için önemli bir araç olmakla birlikte kötüye kullanılmasının önlenmesi amacıyla Türk Hukukunda belirli ve sıkı şartlara bağlanmıştır...
Tarafların tahkim yolunu seçmesinin en önemli nedenlerinden birisi de hakemlerini özgürce seçebilme olanağıdır. Taraflara tanınan bu özgürlük, tahkimi, tarafların yargılamayı yürütecek hakimleri belirlemek yetkisinden yoksun oldukları, devlet mahkemeleri önündeki yargılamalardan da ayırır...
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 12.10.2022 tarihli kararıyla tahkim anlaşması bulunan uyuşmazlıklarda ihtiyati tedbir kararına itiraz halinde devlet mahkemelerinin yetkili olduğuna karar verdi...
Uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözümlenmesine ilişkin irade açıklaması tahkim sözleşmesinin temel kurucu unsurudur. Geçerli bir tahkim sözleşmesinden bahsedilebilmesi için tarafların tahkim iradelerinin ihtilafa yer vermeyecek şekilde ortaya çıkması gerekir...
Hollanda Tahkim Enstitüsü Vakfı (NAI) yeni tahkim kurallarını yayınladı . 1 Mart 2024 itibarıyla yürürlükte olan 2024 NAI Tahkim Kuralları, bu tarih veya sonrasında açılan tahkim yargılamalarında uygulanır. Bu makalede 2024 NAI Tahkim Kuralları ile gelen temel yenilikler ele alınacaktır...
Ticari hayatı dönüştüren internet kendine has uyuşmazlıkları beraberinde getirir. İnternet sitelerine erişimi kolaylaştıran alan adları, kimi zaman bilinçli olarak tanınmış bir markayla karıştırılacak benzerlikte kayıt ettirilir. Marka hakkı sahibi bu gibi kötü niyetli kayıt hallerinde yerel mahkemeye alternatif olarak alan...
ICC Tahkim ve ADR Komisyonu (“Komisyon”), olası uyuşmazlıkların önlenmesi ve tüm paydaşların ilişkilerinin güçlendirilmesi amacıyla alternatif uyuşmazlık çözüm (“ADR”) mekanizmalarına ilişkin farkındalığı artırmak amacıyla yeni bir rehber ve rapor yayımladı. Uyuşmazlıkların Etkin Yönetimi Rehberi, en uygun...
Birleşme ve Devralmalar (“M&A”), şirketlerin veya varlıkların birleşme, devralma, varlık satın alma veya yönetimin devralması gibi çeşitli finansal işlemler yoluyla yeniden yapılandırılmasını ifade eder. Bu Hukuk Postası Makalesi, hakem heyetleri önüne gelen M&A uyuşmazlıklarını ele alır.
Tahkim uygulaması çerçevesinde esasa girme yasağı (revision au fond) mahkemelerin bir hakem kararını incelerken uyuşmazlığın esasına dair bir inceleme yapmayacakları anlamını taşır. Bu yasak en temelde iptal davaları ile tenfiz süreçlerinde karşımıza çıkar. Bir hakem kararına karşı başvurulabilecek tek kanun...
Türk hukukunda taraflar, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri haklarla ilgili olarak doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların hakemler tarafından çözülmesi konusunda anlaşma yapabilir. Bununla birlikte, taşınmazın aynına ilişkin haklar ile iflas hukuku, aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar gibi...
4 Eylül 2020 tarihinde, Milletlerarası Ticari Tahkim Konseyi (“ICCA”) çatısı altında bir çalışma grubu “Milletlerarası Tahkimde Fiziki Duruşma Hakkı Mevcut Mudur?” başlıklı bir araştırma projesine başladı. Covid-19 salgını nedeniyle birçok tahkim duruşması çevrimiçi olarak gerçekleştirildi...
Dubai Uluslararası Tahkim Merkezi, 25 Şubat 2022 tarihinde tahkim kurallarını değiştirdi. 2022 Tahkim Kuralları 2 Mart 2022 tarihinde yayınlandı ve 21 Mart 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Kurallar 21 Mart 2022’den sonra yapılan tahkim davalarına uygulanır, taraflarca aksi kararlaştırılmadığı takdirde tahkim...
Achmea’nın AB-içi yatırım uyuşmazlıklarında doğurduğu tartışma katlanarak devam ediyor. Son olarak Paris İstinaf Mahkemesi, Polonya aleyhine sonuçlanan yatırım tahkimlerinde verilen hakem kararlarının Achmea gözetilerek iptaline hükmetti...
Türk hukukunda hakem kararlarına karşı başvurulabilecek kanun yolu, iptal davası olarak düzenlenir. Yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği tahkim yargılamalarında 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (“MTK”) uygulama alanı...
Bilindiği üzere Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) bir kararı sonrasında AB-içi uyuşmazlıkların tahkimde görülmesi ve özellikle Enerji Şartı Anlaşması (“EŞA”) altında tahkim konusunda sorunlar ortaya çıkmıştır...
Şirketler hukukunda tahkim uygulaması tahkime elverişlilik konusu başta gelmek üzere birçok açıdan tartışmalı unsurlar barındırır. Bu uyuşmazlıkların tahkime elverişli olduğunun kabul edildiği hukuk sistemlerinde dahi esas sözleşmeye tahkim şartının konulup konulamayacağı...
Yargılama süreçlerine doğrudan etkisi olan teknoloji kullanımındaki büyük artış tahkim için de yararlı oldu. Özellikle dijitalleşme ile tahkim yargılamasının şekli, tarafların gereksinimlerini de dikkate alarak, zaman ve maliyet verimliliğini arttıracak şekilde değişti. Bu doğrultuda ve COVID-19 pandemisine önlem...
Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”), 6 Mart 2018 tarihinde oldukça tartışmalı bir karara imza attı.[1] 1991 tarihli Hollanda-Slovakya İkili Yatırım Anlaşması’nda yer alan tahkim klozunun Avrupa Birliği (“AB”) hukukuna aykırılığına hükmedilen Achmea kararı, yatırım tahkiminde uzun soluklu tartışmaları beraberinde...