Hukuk-Postasi-2016
367 MEDENİ USÜL VE İCRA-İFLAS HUKUKU lamada da, çoğunlukla mahkemelerden cevap dilekçesinin sunulması için ek süre talep edildiği görülmektedir. Davalı tarafın hiç cevap dilekçesi vermemesi durumunda ne ola- cağı, HMK’nın 128. maddesinde düzenlenir. Buna göre, süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır. Yargıtay Kararının İncelenmesi HGK’nın yeni kararına konu olan dava, bir boşanma davası olup, boşanma talebinin yanı sıra velayet, nafaka ve tazminat talepleri de bulunmaktadır. Söz konusu yargılama sırasında davalı taraf davaya cevap vermemiş, ön inceleme duruşmasında ise boşanmak istemediği- ni ifade etmiştir. Davalıya delil göstermesi ve delillerini sunması için imkân tanınmamış, tahkikat için belirlenen duruşmada ise yalnızca davacının gösterdiği deliller toplanmıştır. Bu davada Yargıtay, yasal süresinde davaya cevap vermeyen davalının davacı tarafın ileri sürdüğü vakıaları çürütmeye yönelik delil bildirip bildiremeyeceği ve ön inceleme duruşmasında belirlenen uyuşmazlık konusunda delil bildirmesi konusunda davalıya süre veril- mesinin gerekli olup olmadığını incelemiştir. HGK, söz konusu kararın alınmasında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkına da atıf yaparak, söz konusu ilkenin en önemli unsurlarından birinin de yargılamanın makul bir süre içerisinde bitirilmesi olduğunu belirtmiş- tir. Yine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ilgili madde uyarınca verdiği kararlara da atıf yapılarak, mahkeme içtihatları uyarınca taraf devletlerin makul bir süre içine yargılanma konusunda gerekli düzen- lemeleri yapmalarının gerekli olmasının yanı sıra, davanın bir tarafının diğer taraf karşısında kendilerini dezavantajlı konumda bırakmayacak şartlarda, iddialarını mahkemeye sunabilmeleri için makul bir fırsata sahip olmaları gerektiğinin alt çizilmiştir. Yine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141. maddesinde düzenlenen, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması ilkesi de göz önüne alınarak, delil sunma hakkı ve bu hakkın sınırları, söz konusu ilkeler ışığında değerlendirilmiştir.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTk2OTI2