HUKUKU-POSTASI-2017
224 HUKUK POSTASI 2017 Kanun’un ‘Soruşturma Zamanaşımı’ başlıklı 20/4. maddesinde ise ‘nispi idari para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı süresi sekiz yıl’ olarak belirlenmiştir. Dava ve olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borç- lar Kanunu’nun ‘Müruruzaman’ başlıklı 60/2. maddesinde yer alan ‘Şu kadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibin- ce müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruru zaman tatbik olunur’ hükmü uyarınca, kanun koyucu, ceza zamanaşımının BK’daki zamanaşımından daha fazla olduğu durumlarda, hukuk davasına da ceza davasına dair zamanaşımının uygulan- ması gerektiğini ifade etmektedir. Somut olayda, davacı tarafın tazminatı gerektiren olayı öğrenerek Rekabet Kurumu’na başvurduğu 6.6.2008 tarih ile bu davaya esas 29.10.2012 dava tarihi birlikte değerlendirildiğinde dava zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın zamanaşımı def ’inin yukarıdaki hükümler doğrultu- sunda değerlendirilmesi gerekirken, yerel mahkemece davanın zamanaşımı sebebiyle reddi kararı doğru olmadığından Daire- mizin onama kararının kaldırılarak mahkemece verilen kararın açıklanan gerekçeyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir 1 .” 1 Aynı yönde, bkz. Y11. HD, 3450/11139 sayılı ve 27.10.2015 tarihli kararı: “ Somut olayda, davacı tarafın tazminatı gerektiren olayı öğrenerek Rekabet Kurumu’na başvurduğu 22.11.2005 ve 06.03.2006 tarihleri ile bu davaya esas 20.03.2012 dava tarihi birlikte değerlendirildiğinde dava zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın zamanaşımı def’inin yukarıdaki hükümler doğ- rultusunda değerlendirilmesi gerekirken, yerel mahkemece davanın zamanaşımı sebebiyle reddi kararı doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerek- miştir ”. Yine, Y 11. HD, 7405/3442 sayılı ve 29.03.2016 tarihli kararına göre “(…)davacı tarafın tazminatı gerektiren olayı öğrenerek Rekabet Kurumu’na başvurduğu tarih ile dava tarihi birlikte değerlendirildiğinde dava zamanaşımı süresinin dolduğunun anlaşılmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları- nın reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.” Belirtilmelidir ki, bu son kararda, yukarıda açıklanan diğer iki kararlardan farklı olarak, bu karardaki fiil işlendiği anda Kabahatler Kanunu yürürlükte bulunmamaktaydı. Dolayısıyla Yargıtay’ın eTCK’daki beş yıllık zamanaşımı süresini uygulamıştır.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjUzNjE=