HUKUK-POSTASI-2019-metin
319 VERGİ HUKUKU • Ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşı- lıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurlar. • Vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler. Dolayısıyla, anılan hüküm kapsamında yurt içi teslimler açısın- dan KDV Kanunu’nun matrah ve matraha dahil unsurları belirleyen hükümlerinde kur farkları ile ilgili özel bir düzenleme yer almamak- taydı. Bu durum da, ilgili maddeler çerçevesinde kur farklarının KDV karşısındaki konumunun belirlenmesine ilişkin olarak farklı görüş ve uygulamaların ortaya çıkmasına neden olmaktaydı. Vergi İdaresi’nin 105 seri no.lu KDV Genel Tebliği ve ardından yayımlanan KDV Ge- nel Uygulama Tebliği’ndeki görüşü ise, bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenme- si halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğu, bu nedenle matrahın bir unsuru olarak KDV’ye tabi tutulması gerektiği yönündeydi. Yargının Görüşü Yargı organları verdikleri kararlarda genel olarak; • Kur farkının KDV’ye tabi olduğu yönünde açık bir yasal düzenleme bulunmaması, • Kur farkının ekonomik konjonktür gereği negatif de çık- masının mümkün olması nedeniyle vade farkı olarak kabul edilmesin mümkün olmadığı, gerekçeleriyle kur farklarının KDV’ye tabi tutulamayacağı yö- nünde hüküm tesis etmişlerdi. Öte yandan, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin, kur farklarının KDV’ye tabi tutulması gerektiğini düzenleyen bölü- münün iptali istemiyle açılan davada da öncelikle Danıştay 4. Dairesi tarafından iptal isteminin reddi yönünde hüküm tesis edilmişti.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjUzNjE=