Rekabet Hukuku Bülteni - 2025 2. Çeyrek
Yazarlar: Av. Anıl Acar, Av. Aslı Su Çoruk, Av. Nil Zeren Özdemir, Av. Elvan Galatalı, Stj. Av. Beril Cimitoğlu, Stj. Av. Melis Ünlü
Rekabet Kurulunun Yayımladığı Dikkat Çeken Gerekçeli Kararlar
Kurul, Frito Lay’in Perakende Satış Noktalarında Rakiplerinin Faaliyetlerini Zorlaştırdığı İddialarına Yönelik Soruşturmasını Sonuçlandırdı
Rekabet Kurulu (“Kurul”), Frito Lay’in perakende satış noktalarında rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırmak suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’u (“4054 sayılı Kanun”) ihlal edip etmediğine yönelik soruşturma kapsamında, paketlenmiş cips pazarındaki hâkim durumunu kötüye kullanmak suretiyle ilgili pazardaki rekabeti engellediği ve fiili münhasırlığa yol açan uygulamalar ve davranışlarla rakiplerini dışladığı yönündeki iddiaları değerlendirdi. Kurul, Frito Lay’in ilgili pazardaki eylemlerini (i) sözlü anlaşmalar yoluyla doğrudan münhasırlık tesis edilmesi, (ii) “Dükkân Senin” uygulaması, (iii) entegre (PO1) stant kurulumu ve (iv) “KazandıRio” uygulaması olmak üzere dört alt başlık altında inceledi.
Bu kapsamda Kurul, öncelikle Frito Lay’in ve distribütörlerinin paketlenmiş cips pazarında rakip faaliyetlerini zorlaştırmaya yönelik eylemlerine işaret eden çok sayıda delilin mevcut olduğunu ve söz konusu uygulamalar bakımından Frito Lay’in orta ve üst düzey yetkililerinin davranışlarının stratejik nitelik arz ettiğini belirtti.
Bununla birlikte Kurul, “Dükkân Senin” adlı dijital uygulamanın geriye dönük, kişiselleştirilmiş, sadakat artırıcı, şeffaf nitelikte olmayan ve dışarıdan müdahaleye ve suistimale açık bir indirim sistemi olduğunu değerlendirdi. Ayrıca Kurul, uygulamaya yapılan manuel girişlerin doğrudan münhasırlık sağlanmasına yönelik bir araç olarak kullanıldığını belirterek söz konusu uygulama aracılığıyla piyasadaki rekabetin sınırlandırıldığını belirtti.
Entegre (PO1) stantlarına yönelik değerlendirmelerinde ise Kurul, bu stantların niteliği gereği hareket kabiliyetinin mevcut olmadığını, noktanın büyüklüğüne göre tasarlanabildiğini ve noktada atıl alan bırakılmasını engellediğini belirtti ve stantların Frito Lay tarafından rakiplerinin geleneksel kanala girişini zorlaştırmaya yönelik olarak kullanıldığını değerlendirdi.
Öte yandan Kurul, Frito Lay’in “KazandıRio” dijital uygulaması bakımından 4054 sayılı Kanun’u ihlal etmediği sonucuna ulaştı.
Bütün bu hususları bir arada değerlendiren Kurul, Frito Lay’in geleneksel kanal nihai satış noktalarında münhasırlığa yönelik eylemleri ile 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiğine ve söz konusu eylemlere 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesi çerçevesinde muafiyet tanınamayacağına karar verdi. Bu kapsamda Kurul, Frito Lay aleyhine idari para cezası uygulanmasına ve 4054 sayılı Kanun uyarınca ihlale son verilmesi ve paketlenmiş cips pazarında etkin rekabetin tesis edilmesi bakımından özellikle satış noktalarındaki stant düzenlemelerine yönelik çeşitli davranışsal tedbirlerin uygulanmasına hükmetti.
Gerekçeli kararın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul, Biofarma’da Gerçekleştirilen Yerinde İncelemenin Engellenip Engellenmediğini Değerlendirdi
Biofarma’da gerçekleştirilen yerinde inceleme sırasında Rekabet Kurumu (“Kurum”) uzmanları, bir çalışanın mobil cihazında çeşitli WhatsApp iletilerinin silinmiş olabileceğini tespit etti. Öte yandan, WhatsApp iletilerinin silindiğine yönelik şüphe üzerine alınan belgelere ilişkin yapılan incelemeler sonucunda, silme işleminin yerinde inceleme esnasında gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği konusunda kesin bir tespitte bulunulamadı.
Konuya ilişkin değerlendirmelerinde Kurul, yerinde incelemenin engellenmesi veya zorlaştırılmasına ilişkin tespitler bakımından teşebbüs tarafından verilerin silinme anının büyük önem taşıdığını vurguladı. Bu kapsamda, yerinde incelemenin engellenmesine yönelik idari para cezası tesis edilmesi için silme işleminin yerinde incelemede görevli meslek personellerinin incelemeye başlamasından sonra gerçekleşmiş olması gerektiğini belirtti.
Bu doğrultuda Kurul, yerinde incelemenin engellenmesi veya zorlaştırılması şartlarının somut olay bakımından gerçekleşmediğine ve Biofarma hakkında idari para cezası uygulanmasına gerek bulunmadığına karar verdi.
Gerekçeli kararın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul, Tatko Lastik’te Gerçekleştirilen Yerinde İncelemede Alınan Belgelerin Avukat-Müvekkil Yazışmalarının Gizliliği Kapsamında Olmadığını Değerlendirdi
Kurul, Tatko Lastik’te gerçekleştirilen yerinde inceleme sırasında Kurum uzmanları tarafından delil olarak alınan belgelerin avukat-müvekkil yazışmalarının gizliliği ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönündeki itirazı değerlendirdi.
Bu kapsamda Kurul, Tatko Lastik tarafından avukat-müvekkil gizliliğinden yararlandığı iddia edilen belgelerin tarihinin Tatko Lastik hakkında başlatılan soruşturma tarihinden daha önceki bir tarihe ilişkin olduğunu belirterek, bu belgelerin savunma hakkının kullanımıyla doğrudan ilgili olmadığını belirtti. Bu sebeple Kurul, ilgili belgelerin avukat-müvekkil gizliliği kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığına ve iade taleplerinin reddine karar verdi.
Gerekçeli kararın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul, Koruma Klor Hakkında Yerinde İncelemeyi Engellediği Gerekçesiyle İdari Para Cezası Uygulanmasına Karar Verdi
Koruma Klor’da gerçekleştirilen yerinde inceleme sırasında Kurum uzmanları, bazı çalışanların mobil cihazlarındaki çeşitli WhatsApp iletilerinin silindiğini tespit etti. Silme işlemleri, dijital adli inceleme araçları aracılığıyla elde edilen log kayıtları ve ekran görüntüleri ile belgelendi. İncelemeler sonucunda, toplamda binlerce mesajın silinmesine yönelik silme işleminin, yerinde inceleme başladıktan sonra gerçekleştirildiği tespit edildi. Bu nedenle Kurul, Koruma Klor’un yerinde incelemeyi engellediğine/zorlaştırdığına karar vererek Koruma Klor hakkında idari para cezası uygulanmasına karar verildi.
Gerekçeli kararın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul, Tiktok’un Çevrimiçi Reklamcılık Hizmetlerine İlişkin Programı Kapsamında Ayrımcı Koşullar Uyguladığı Yönündeki İddiaları Değerlendirdi
Kurul, Tiktok’un çevrim içi görüntülü reklamcılık hizmetleri kapsamında reklam ajanslarına sunduğu “rebate” (iade/ciro primi) programında ayrımcı koşullar uygulamak suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesini ihlal ettiği yönündeki iddiaları değerlendirdi. Bu kapsamda Kurul, öncelikle hâkim durum değerlendirmesi gerçekleştirerek Tiktok’un çevrim içi görüntülü reklamcılık pazarı ile dosya kapsamında varsayımsal pazarlar olarak tanımlanan çevrim içi video bazlı görüntülü reklamcılık ve sosyal medya kanalları üzerinden gerçekleştirilen görüntülü reklamcılık pazarlarında hâkim durumda olmadığını tespit etti.
Bununla birlikte Kurul, Tiktok’un “rebate” programını değerlendirirken programın dâhil olma şartları ve programdan elde edilebilecek getiri gibi özelliklerine odaklandı. Kurul, programa katılım bakımından öngörülen harcama tutarı ve müşteri portföyüne ilişkin şartların tüm ajanslar bakımından uygulandığını tespit etti. Bu kapsamda Kurul, programdan yararlanmaya devam eden ajansların Tiktok’un belirlediği bütün kriterleri sağlarken, şikâyetçinin ise reklam veren sayısı kriterini sağlayamadığı, bu nedenle de şikâyetçi ile diğer teşebbüslerin eşit durumda olmadıklarını vurguladı.
Ayrıca Kurul, Tiktok’un çevrim içi reklamcılık sektöründe faaliyet gösteren reklam ajansları bakımından vazgeçilmez bir ticari ortak olup olmadığını değerlendirdi. Bu kapsamda, Tiktok’un ilgili pazarda faaliyet gösteren reklam ajansları bakımından vazgeçilmez bir ticari ortak konumunda olmadığını, aksine çevrim içi reklamların yayımlanmasında tercih edilebilecek pek çok farklı ve önemli kanalın bulunduğunu belirtti. Buna ek olarak Kurul, şikayetçinin “rebate” programından yararlanamadığı 2024 yılında her ne kadar Tiktok’tan prim alamamış olsa da alternatif kanallardan prim almaya devam ettiğini belirtti ve şikayetçinin “rebate” programından çıkarılmasının şikâyetçi bakımından önemli bir rekabetçi dezavantaj yaratmadığını değerlendirdi.
Bütün bu değerlendirmeler ışığında Kurul, Tiktok’un çevrim içi reklamcılık hizmetleri kapsamda uyguladığı “rebate” programı kapsamındaki davranışlarının 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesi kapsamında hâkim durumun kötüye kullanılması niteliği taşımadığına karar verdi.
Gerekçeli kararın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul, Eczacıbaşı Monrol’ün Curium Tarafından Devralınması İşlemine Taahhütler Kapsamında Koşullu Olarak İzin Verdi
Kurul, Eczacıbaşı Monrol’ün tek kontrolünün Curium tarafından devralınması işlemine ilişkin incelemesini tamamladı. Kurul, işlemden dikey etkilenen ilgili ürün pazarları olan “Mo-99 İzotopu ve Tc99-m Jeneratörü” ve “Ge-68 İzotopu ve Ga-68 Jeneratörü” bakımından işlem taraflarının pazar paylarını ve mevcut rakipleri dikkate alarak tarafların girdi veya müşteri kısıtlama imkânı veya güdüsünün bulunmayacağını değerlendirdi. Öte yandan Kurul, işlem sonucunda yatay örtüşmelerden etkilenen pazarlar olan “Tc-99m jeneratörleri”, “I131 oral kapsül ve solüsyon” ve “DTPA soğuk kiti” pazarlarında etkin rekabetin önemli ölçüde azaltılması sonucunu doğurabilecek tek taraflı ve koordinasyon doğurucu etkilerin söz konusu olabileceğini değerlendirdi.
Bu değerlendirme doğrultusunda Kurul, işlemin pazarda rekabetin ortadan kalkması, arzın kısıtlanması, fiyatların artırılması, kamu ya da özel sektör alıcılarının taleplerinin yeterli ölçüde karşılanmaması şeklinde rekabetçi endişelere neden olabileceğini ifade etti ve rekabetçi endişelerin giderilmesi amacıyla tarafların sunduğu taahhütleri inceledi. Taahhütler kapsamında; iki bağımsız distribütör aracılığıyla faaliyet gösterilmesi, ticari açıdan hassas bilgilerin değişimini önleyecek geçirmezlik önlemlerinin alınması ve Türkiye iç pazarı için yeterli hacimde ürün tedarik edilmesi gibi yükümlülükler yer aldı.
Buna ek olarak, Monrol üretim tesisinin Türkiye dışına taşınmaması veya üretimin durdurulmaması, küresel tedarik zincirinde yaşanabilecek kesintilerde Türkiye’ye yapılacak tedariklerin diğer ülkelere kıyasla dezavantajlı duruma düşürülmemesi ve belirli müşteri türlerine yönelik ayrımcılığa yol açabilecek ticari stratejilerden kaçınılması taahhüt edildi. Sonuç itibarıyla Kurul, devralma işlemine taraflarca sunulan taahhütler çerçevesinde koşullu olarak izin verdi.
Gerekçeli kararın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.
Rekabet Kurulunun Yayımladığı Önemli Duyurular
Kurul, Tofaş/Stellantis Devralma İşlemine Taahhütler Kapsamında Koşullu Onay Verdi
Kurul, Stellantis N.V.’ye (“Stellantis”) ait olan Stellantis Otomotiv Pazarlama A.Ş.’nin, Stellantis ve Koç Holding A.Ş.’nin ortak kontrolünde bulunan TOFAŞ Türk Otomobil A.Ş. (“Tofaş”) tarafından devralınması işlemine taraflarca sunulan ikinci taahhüt paketini yeterli bularak izin verdi. 2024 yılı Ekim ayında taraflarca sunulan ilk taahhüt paketi Kurul tarafından yeterli görülmeyerek reddedilmişti. Zira Kurul, işlem sonucunda özellikle yedek parça tedariki, yetkili servis hizmetleri ve belirli otomobil segmentlerindeki satış pazarlarında rekabetçi endişelerin doğabileceğini değerlendirmişti.
Sunulan yeni taahhütler, bir yatırım planının yanı sıra dağıtım ve satış kanallarında alınan tedbirler ile yerli üretimin korunmasına yönelik tedbirleri içerir. Kurul, söz konusu yatırım planının üretim, ihracat ve istihdam artışına sağlayacağı katkılar ile otomotiv ana ve yan sanayinde yaratacağı olumlu etkileri göz önünde bulundurarak işlemin Türkiye ekonomisine ve toplumsal refahın artışına katkı sağlayacağına kanaat getirdi. Bu kapsamda Kurul, yürüttüğü nihai incelemeyi tamamlayarak işleme izin verdi.
Duyuruya buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul, Erikli ve Pınar Su Hakkında Yürütülen Soruşturmayı Tamamladı
Kurul, Erikli ve Pınar Su’nun 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal edip etmediklerinin tespiti amacıyla yürütülen soruşturmayı tamamladı. Kurul, yapmış olduğu değerlendirme sonucunda teşebbüslerin rekabeti kısıtlayıcı bir bilgi değişimi içerisinde bulunarak 4054 sayılı Kanun’u ihlal ettiğine hükmederek idari para cezası uygulanmasına karar verdi.
Duyuruya buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul, Arzum Hakkında Yürütülen Soruşturmayı Uzlaşma ve Taahhüt Usulüyle Sonuçlandırdı
Kurul, Arzum’un yeniden satıcılarının satış fiyatlarına müdahale ettiği ve distribütörlerinin aktif ve pasif satışlarını kısıtladığı gerekçesiyle 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesinin ihlal edilip edilmediğini belirlemek üzere yürüttüğü soruşturmayı tamamladı.
Soruşturma kapsamında Arzum, bölge ve müşteri kısıtlamalarına ilişkin olarak; bayileri ve distribütörlerine belirli bir bölge ya da müşteri grubu tahsis edilmediğini, aktif ve pasif satışlarda herhangi bir bölge veya müşteri sınırlaması bulunmadığını ve internet üzerinden yapılacak satışlara da kısıtlama getirilmediğini açıkça belirten hükümleri bayilik sözleşmelerine eklemeyi, bu konulara ilişkin bir bilgilendirme metnini tüm bayilere göndermeyi ve rekabet hukuku bilincini artırmak amacıyla her yıl rekabet hukuku eğitimi düzenlemeyi taahhüt etti.
Uzlaşma başvurusu kapsamında ise Kurul, Arzum’un yeniden satıcılarının satış fiyatlarını belirleyerek 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiğine hükmetti ve uzlaşma süreci kapsamında uygulanacak idari para cezasında %25 indirim oranında indirim uyguladı. Böylelikle soruşturma, Arzum tarafından sunulan taahhütler çerçevesinde ve uzlaşma usulü sonucunda tamamlandı.
Duyuruya buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul, World Kredi Kartı Programı İşbirliği Sözleşmelerine İlişkin Muafiyet İncelemesini Tamamladı
Kurul, World Kredi Kartı Programı (“World Programı”) kapsamında bankalar arasında akdedilen işbirliği sözleşmelerine ilişkin bireysel muafiyetin geri alınıp alınmaması gerektiğine yönelik olarak başlattığı incelemeyi tamamladı. İnceleme kapsamında Kurul, World Programı’na üye bankaların birbirlerinin üye işyerlerine hizmet sunmalarını, başka bir ortak markalı kart programına katılmalarını ve program içi tanıtım faaliyetlerini sınırlayan hükümlerin rekabet üzerindeki etkilerini değerlendirdi.
Kurul, World bankalarının birbirlerinin World Programı kapsamındaki üye işyerlerine hizmet sunmasının ve diğer ortak markalı programlara katılımının yasaklanmasına yönelik hükümlerin bireysel muafiyet koşullarını karşıladığını belirledi. Ancak, sözleşmelerde yer alan bazı hükümlerin 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi kapsamında rekabeti zorunlu olandan fazla kısıtladığına ve bu nedenle sözleşmelerin mevcut halleriyle bireysel muafiyetten yararlanamayacağına karar verdi.
Kurul, söz konusu sözleşmelere bireysel muafiyet tanınabilmesi için bazı hükümlerin daraltılması veya kaldırılması gerektiğini belirterek, sözleşmelerin 9 ay içerisinde tadil edilerek Kurum’ a bildirilmesine veya iş birliğinin sonlandırılmasına, aksi takdirde 4054 sayılı Kanun kapsamında sözleşme tarafları hakkında işlem başlatılmasına karar verdi.
Duyuruya buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul, Süt Pazarına Yönelik Soruşturma Başlattı
Kurul, çiğ süt alımı, süt yemi satışı ve paketlenmiş süt ve süt ürünleri üretimi ve satışı pazarlarında faaliyet gösteren bazı teşebbüslerin ve Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin fiyat tespiti, pazar paylaşımı ve rekabete hassas bilgi değişimi gibi eylemlerle 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiği iddiasıyla yürüttüğü önaraştırmayı sonuçlandırdı. Kurul, önaraştırma sürecinde elde edilen bilgi ve belgeleri ciddi ve yeterli bularak süt pazarında faaliyet gösteren çok sayıda teşebbüs hakkında soruşturma açılmasına karar verdi.
Duyuruya buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul, Vatan Hakkında Yürütülen Soruşturmayı Uzlaşma Usulüyle Sonuçlandırdı
Kurul; Fakir aracılığıyla Vatan, Teknosa ve Media Markt arasında dolaylı bilgi değişimi gerçekleştirilmesi suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesinin ihlal edilip edilmediğinin tespitine yönelik olarak yürüttüğü soruşturmayı, Vatan bakımından uzlaşma usulü ile sonuçlandırdı.
Soruşturma kapsamında Kurul, Vatan’ın topla-dağıt karteli niteliği sergileyen bir anlaşma ve/veya uyumlu eyleme taraf olmak suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal ettiğini tespit etti. Bu çerçevede Kurul, Vatan hakkında uzlaşma usulü sonucunda %25 oranında indirim uygulamak suretiyle idari para cezası uygulanmasına karar verdi.
Duyuruya buradan ulaşabilirsiniz.
Türkiye’de ve Dünya’da Yaşanan Önemli Gelişmeler
Kurum, 2024 Yılına İlişkin Yıllık Raporu’nu Yayımladı
Kurum, 2024 yılına ilişkin Yıllık Raporu’nu (“Rapor”) yayımladı. Rapora göre Kurum, yıl boyunca toplam 487 karar aldı. Bu kararların 311’i birleşme ve devralma, 166’sı rekabet ihlali, 10’u ise muafiyet ve menfi tespit dosyalarına ilişkin oldu. 2024 yılında 49 soruşturma tamamlanırken, en çok soruşturma gıda endüstrisi (16), kimya ve madencilik (9) ile kültür, sanat, eğlence ve eğitim (5) sektörlerinde sonuçlandırıldı. Aynı dönemde 27 ön araştırma yapılırken, 1039 yerinde inceleme gerçekleştirildi. İdari para cezası tutarı, bir önceki yıla kıyasla yaklaşık üç kat artarak 7,5 milyar TL’ye ulaştı. Birleşme ve devralma işlemlerinin 274’üne izin verilirken, 8 işlem koşullu olarak onaylandı. Birleşme ve devralma kararlarının sektörel dağılımında bilişim teknolojileri ve platform hizmetleri (71 işlem) ilk sırada yer alırken, altyapı hizmetleri (32), kimya ve madencilik (30), sağlık hizmetleri (25), otomotiv (23), finansal hizmetler (22), lojistik (18), makine endüstrisi (14), gıda endüstrisi (13) ve inşaat (10) sektörleri öne çıktı.
Rapora buradan ulaşabilirsiniz.
Kurum, Çevrim İçi Reklamcılık Sektör İncelemesine İlişkin Nihai Raporu Yayımladı
Kurum, çevrim içi reklamcılık sektörüne ilişkin yürüttüğü kapsamlı inceleme sonucunda hazırladığı nihai raporu (“Nihai Rapor”) yayımladı. Nihai Rapor'da, dijital reklamcılığın Türkiye’deki gelişimi, pazardaki yapısal sorunlar ve sektöre özgü rekabet riskleri çok boyutlu biçimde ele alındı; çözüm önerileri ve mevzuat tavsiyeleri detaylandırıldı. Reklamcılığın tarihsel gelişimi, geleneksel mecralardan dijitale geçiş süreci ve Türkiye’de dijitalleşmenin geldiği seviye ortaya konuldu. Çevrim içi reklamcılığın stratejik önemi vurgulanırken, mevcut düzenlemelerin sektördeki rekabet sorunlarını karşılamadığı belirtildi.
Türkiye pazarında arama bazlı reklamcılıkta Google’ın; görüntülü reklamcılıkta ise Google ve Meta’nın güçlü konumlara sahip olduğu, sosyal medya ve video reklamcılıkta bu yoğunlaşmanın daha da belirginleştiği ifade edildi. Görüntülü reklamcılıkta kullanılan teknolojilerin işleyişi, aktörler arası veri ve hizmet akışı bağlamında ele alındı. Google ve Meta’nın entegre ekosistem yapılarının ekonomik temelleri incelenirken, bu yapıların pazarda sağladığı avantajlarla birlikte rekabeti sınırlayıcı etkilerine dikkat çekildi. Bu şirketlerin topladığı verilerin türü, toplanma biçimi ve hedefli reklamcılıkta kullanımı açıklanmış; veri kullanımının tüketiciler nezdinde mahremiyet endişesi yarattığı belirtildi. Teknik altyapı, DSP, SSP, DMP gibi araçlar, açık/kapalı envanterler ve programatik reklam sistemleri tanıtılarak; Google’ın tedarik zincirinin tüm seviyelerinde yüksek paya sahip olduğu ve bunun pazar yoğunlaşmasını artırdığı aktarıldı.
Sektördeki kullanıcı davranışları ve veri gizliliği farkındalığını ölçmek amacıyla 1736 internet kullanıcısıyla yapılan ankete de yer verildi. Katılımcıların çoğu Google’ı haftada ortalama 29 kez kullandığını belirtirken; %71,5’i kişisel verilerinin kullanıldığından habersiz olduğunu, %55,4’ü ise bu kullanımdan endişe duyduğunu ifade etti. Reklam veren verilerine göre, görüntülü reklamcılıkta en verimli sonuçların Meta’dan alındığı ve bunun bağımlılığı artırdığı; Google’ın ise tedarik zincirinin her aşamasındaki konumu nedeniyle gücünü dikey olarak diğer hizmetlere yansıttığı ve bunun ciddi rekabet hukuku endişeleri doğurduğu belirtildi.
Nihai Rapor’da sektörde tespit edilen yedi temel rekabet sorunu çıkar çatışmaları, bağlama/kendini kayırma uygulamaları, veri birleştirme kaynaklı dışlayıcı etkiler, şeffaflık eksikliği, haber yayıncılarının zayıf pazarlık konumu, üçüncü taraf çerezlerin kaldırılmasının etkileri ve mobil reklamcılık kimliklerine (MAID) erişimin kısıtlanması başlıklarıyla sıralandı. Bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri ve mevzuat değişikliği tavsiyeleri ayrıntılı şekilde sunuldu.
Nihai Rapor’a buradan ulaşabilirsiniz.
Avrupa Komisyonu, Delivery Hero ve Glovo’ya Kartele Taraf Oldukları Gerekçesiyle 329 Milyon Euro İdari Para Cezası Uyguladı
Temmuz 2024’te Avrupa Komisyonu (“Komisyon”), çevrim içi yemek teslimatı sektöründe potansiyel rekabet karşıtı uygulamalara ilişkin bir soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Komisyon, Delivery Hero’nun Glovo’da azınlık hissesine sahip olduğu Temmuz 2018’den Glovo üzerinde tek kontrolü devraldığı Temmuz 2022’ye kadar, iki şirketin aşağıdaki uygulamalar aracılığıyla rekabet karşıtı işbirliği içerisinde bulunduklarını tespit etti.
- Çalışan ayartmama (no-poach) anlaşması,
- Ticari açıdan hassas bilgilerin paylaşılması,
- Coğrafi pazarların paylaşılması.
Ayrıca Komisyon, söz konusu rekabete aykırı uygulamaların Delivery Hero’nun Glovo’daki azınlık pay sahipliği aracılığıyla kolaylaştırıldığını belirtti.
Komisyon, bu eylemleri tek ve sürekli bir rekabet hukuku ihlali olarak değerlendirdi ve söz konusu uygulamaların dört yıl boyunca devam eden ve Avrupa Ekonomik Alanı genelini kapsayan bir kartel teşkil ettiğine karar verdi.
Delivery Hero ve Glovo, kartele taraf olduklarını ve sorumluluklarını kabul ederek uzlaşma yoluna başvurdu. Bu kapsamda Komisyon, uzlaşma prosedürü uyarınca idari para cezasına %10 oranında indirim uygulayarak iki şirkete toplam 329 milyon Euro tutarında idari para cezası uygulanmasına karar verdi.
Komisyonun bu kararı, işgücü piyasasında rekabeti kısıtlayıcı anlaşmalar bakımından kartel tespiti içeren ilk karar olmasının yanı sıra, rakip bir teşebbüste bulunan azınlık pay sahipliğinin rekabete aykırı şekilde kullanılmasının yaptırıma tabi tutulduğu ilk örnektir.
Karara ilişkin duyuruya buradan ulaşabilirsiniz.
Fransa Rekabet Otoritesi, Bildirim Eşiği Altındaki Birleşmelerin Denetimi İçin Yeni Hukuki Çerçeve Oluşturulmasına Yönelik Çalışmalarını Sürdürüyor
Fransa Rekabet Otoritesi (Autorité de la concurrence - “AdlC”), mevcut bildirim eşiklerinin altında kalan ancak rekabete zarar verme ihtimali taşıyan birleşmelerin denetim altına alınmasına yönelik yeni bir hukuki çerçeve oluşturulması amacıyla başlattığı kamuoyu görüşü sürecinin ardından çalışmalarını sürdürdüğünü açıkladı. AdlC, 2017 yılından bu yana yürüttüğü incelemelerde, hedef şirketin düşük cirosu nedeniyle bildirim yükümlülüğüne tabi olmayan ancak pazarda önemli rekabetçi etkiler doğurabilecek işlemlerle karşılaştığını belirtti. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın 2024 tarihli Illumina/Grail kararı sonrası, mevcut eşiklerin bu tür işlemleri denetim dışı bıraktığına dikkat çekilerek, yeni bir düzenleme ihtiyacının altı çizildi. Bu kapsamda AdlC tarafından, 14 Ocak 2025 tarihinde kamuoyu görüşüne sunulan öneriler arasında; belirli niceliksel ve niteliksel kriterlere dayalı bir çağrı yetkisi seçeneği ile piyasa gücüne sahip teşebbüslere yönelik yeni bir zorunlu bildirim yükümlülüğü yer aldı. Kamuoyu görüşü neticesinde, ilk seçeneğin daha fazla destek gördüğü, diğer seçeneğin ise hukuki belirsizlikler ve uygulama zorlukları nedeniyle eleştiriler aldığı ifade edildi. AdlC, şirketler için açık kriterler belirleyerek yalnızca gerçekten rekabete zarar verebilecek işlemlerin kontrol altına alınmasını hedefleyen bir çağrı yetkisi mekanizmasını geliştirme çalışmalarına devam edeceğini ve 2025 yılı içinde Fransız kamu otoritelerine bir reform önerisi sunmayı planladığını duyurdu.
Duyuruya buradan ulaşabilirsiniz.
Avusturya ve Diğer Avrupa Birliği Üyesi Rekabet Otoriteleri, Telekomünikasyon Sektöründe Rekabetin Korunmasına Yönelik Ortak Açıklama Yayımladı
Avusturya Rekabet Otoritesi (Bundeswettbewerbsbehörde - “BWB”), Belçika, İrlanda, Çekya, Portekiz ve Hollanda rekabet otoriteleriyle birlikte telekomünikasyon sektöründe rekabetin korunmasının önemine ilişkin ortak bir açıklama yayımladı. Açıklamada, Avrupa Komisyonu’nun “Rekabetçilik Pusulası” ile Letta ve Draghi raporlarında ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda rekabetin verimlilik, yatırım ve inovasyon için temel bir itici güç olduğu, ayrıca Avrupa ekonomisinin büyümesi, dayanıklılığı ve teknolojik egemenliği için rekabetin kritik önemde bulunduğu vurgulandı. Rekabetin Avrupa ekonomik düzeninin temel bir direği olduğu belirtilirken, telekomünikasyon sektöründe sıkı rekabet kurallarının sektörü ve yatırımları olumsuz etkilediği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığı, aksine esnek bir birleşme kontrolü rejiminin tüketici refahı ile yatırım ve inovasyonu olumsuz etkileyebileceği ifade edildi. Ayrıca Avrupa’daki telekom pazarının karmaşık yapısına ve etkin altyapının yalnızca ölçek büyüklüğüyle değil, rekabet yoluyla sağlanabileceğine dikkat çekildi. Avusturya’nın sektördeki uygulamaları örnek gösterilerek, düzenleyici araçların güçlendirilmesi amacıyla BWB ve Avusturya Yayıncılık ve Telekomünikasyon Düzenleyici Kurumu (Rundfunk und Telekomregulierungs GmbH) arasında 2023 yılında dijital piyasalar için bir iş birliği anlaşması imzalandığı hatırlatıldı.
Açıklamaya buradan ulaşabilirsiniz.
Birleşik Krallık Rekabet ve Piyasalar Otoritesi’ne, Tüketici Koruma Alanında Doğrudan Müdahale ve Para Cezası Uygulama Yetkisi Verildi
Birleşik Krallık Rekabet ve Piyasalar Otoritesi (Competition and Markets Authority - “CMA”), Dijital Piyasalar, Rekabet ve Tüketiciler Yasası 2024 (Digital Markets, Competition and Consumers Act 2024 - “DMCCA”) kapsamında tüketicileri koruma alanındaki yeni yetkilerinin 6 Nisan 2025 tarihinde yürürlüğe girmesiyle, doğrudan müdahalede bulunma ve idari para cezası uygulama yetkisine sahip oldu. Yeni düzenlemeler uyarınca CMA, mahkeme süreci olmaksızın tüketiciyi koruma kurallarının ihlal edilip edilmediğine karar verebilecek ve şirketlere küresel cirolarının %10’una kadar para cezası uygulayabilecek. CMA, önümüzdeki 12 ay boyunca agresif satış uygulamalarına, gizli ücretlendirmeye, yanlış bilgi verilmesine ve adil olmayan sözleşme şartları gibi uygulamalara odaklanacağını belirtti. Bu kapsamda CMA, şirketlere yönelik yeni yükümlülükler ve uygulama süreçleri hakkında “Tüketici Koruma Yaklaşımı” başlıklı bir doküman yayımladı ve yeni rejimin uygulanmasında orantılılık, öngörülebilirlik, süreç ve hız ilkelerini (4P yaklaşımı) esas alacağını duyurdu.
Duyuruya buradan ulaşabilirsiniz.
ABD Federal Ticaret Komisyonu ve Adalet Bakanlığı Antitröst Birimi Ortak Mektup Yayımladı
Federal Ticaret Komisyonu (Federal Trade Comission – “FTC”) ve Adalet Bakanlığı Antitröst Birimi (Department of Justice – “DOJ”), rekabeti, girişimciliği ve inovasyonu azaltan rekabete aykırı regülasyonlarının bir listesinin oluşturulması konusunda federal devlet otoritelerinin başkanlarına hitaben ortak bir mektup (Mektup) yayımladı. Mektup, federal devlet otoritelerinin yetki alanlarındaki rekabeti kısıtlayıcı düzenlemeleri tespit ederek FTC ve DOJ’e bildirmelerini öngören Rekabete Aykırı Düzenlemelerin Azaltılmasına Dair Kararname doğrultusunda yayımlandı. Federal düzenlemelerin Amerikan ekonomisinde rekabeti nasıl olumsuz etkilediğine ilişkin kamuoyu görüşü süreci sonucunda, gelen geri bildirimler ve otoritelerin ileteceği listeler doğrultusunda FTC ve DOJ’in, ilgili düzenlemelerin tadil edilmesi veya kaldırılması konusundaki önerilerini Bütçe ve Yönetim Ofisi’ne (Office of Management and Budget) sunması planlandı.
Duyuruya buradan ulaşabilirsiniz.
Bülteni pdf formatında indirmek için tıklayınız.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.