Şirketlerin İktisap Ettiği Kendi Paylarının Satışında İstisna Uygulaması Mümkün mü?
Giriş
Anonim şirketin kendi paylarını edinmesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 379- 389. maddeleri arasında düzenlenir. Bununla birlikte, anonim şirketin iktisap ettiği kendi payını satışı durumunda, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (“KVK”) m. 5/1-e kapsamında “iştirak kazancı istisnası”nın uygulama alanı bulup bulmayacağına dair vergi mevzuatında özellikli bir düzenleme yer almaz. Bu makalede, anılan konuya ilişkin Gelir İdaresi’nin güncel bir özelgesi özetlenir.
Kendi Payını İktisaba İlişkin Genel Düzenlemelere Dair Özet
Anonim şirketin kendi paylarını edinmesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 379- 389. maddeleri arasında düzenlenir. Anılan düzenlemeler kapsamında:
- TTK m. 379/1’de ortaklığın kendi paylarını, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşan veya bir işlem sonunda aşacak olan miktarda, ivazlı olarak iktisap ve rehin edemeyeceği ifade edilir.
- TTK m.379/3’te payların ivazlı olarak iktisabı için, iktisap edilecek payların bedelleri düşüldükten sonra, kalan şirket net aktifinin, en az esas veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve esas sözleşme uyarınca dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçelerin toplamı kadar olması gerektiği düzenlenir.
- TTK m.382’de ise, 379’uncu maddede yer alan sınırlamalara bağlı olmaksızın payların iktisabı veya rehin olarak kabul edilmesi mümkün olan istisnai haller sayılır.
Söz konusu düzenlemeler uyarınca, halka kapalı anonim ortaklık tarafından elde edilen payların elden çıkarılması zorunluluğu, pay sahiplerine çağrı yapılarak veya payları üçüncü kişilere satarak yerine getirilebilir. Buna ilave olarak, sermaye azaltımı yoluyla, edinilen payların yok edilmesi (itfa edilmesi) de mümkündür.
Şirket’in İktisap Ettiği Kendi Paylarının Tekrar Satışı Durumunda İstisna Uygulaması:
Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Defterdarlığı’nın 05.08.2024 tarih ve 15937 sayılı özelgesinde, şirketin iktisap ettiği kendi paylarını satışı durumunda, anılan satışta 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu m. 5/1-e’de düzenlenen iştirak kazançları istisnasından yararlanıp yaralanamayacağı sorusuna ilişkin olarak aşağıdaki görüş verilmiştir[1] :
“İlgide kayıtlı özelge talep formlarınızda, sermaye piyasası mevzuatı gereği sermayenizin %...e tekabül eden ve BİST'te işlem gören kendi hisse senetlerinizin şirketiniz tarafından … yılında satın alındığı ve bu hisselerin bir kısmının iktisap bedelinin üzerinde bir bedelle … yılı içerisinde BİST'te satılarak kazanç elde edildiği belirtilmiş olup, bu satış kazancı için Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesine göre istisnadan yararlanılıp yararlanılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur (…)
Bu hüküm ve açıklamalara göre, söz konusu istisna uygulaması; diğer şirketlere ait hisse senetleri veya ortaklık paylarının satışından elde edilen kazançları kapsadığından, kendi hisselerinizin satışından elde edilen kazançların Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnadan yararlanması mümkün değildir.”
GİB’in söz konusu bakış açısının gerekçeleri, anılan özelgeden hareketle aşağıdaki şekilde anlaşılmaktadır:
- Bir şirket kendisine iştirak edemez.
- KVK m. 5/1-e’de “tam mükellef başka bir kurum” ifadesine yer verilir. Kendi payını iktisapta bu şart gerçekleşmez.
- Hisselerin geri alımında ana amaç iştirak etmek değildir.
Bu nedenle, geri alınan hisse senetlerinin şirket tarafından alındığı bedelin üzerinde satılmasıyla oluşan kurum kazancının, Kanun’un lafzi yorumundan ve istisna düzenlemesinin gerekçesinden hareketle KVK 5/1- e maddesinde düzenlenen kazanç istisnasından yararlandırılmaması gerekir.
Dolayısıyla, anılan özelgedeki görüş uyarınca, satışa konu edilen şirketin iktisap ettiği kendi paylarının (i) KVK uygulaması açısından “iştirak hissesi” olarak değerlendirilmeyeceği; (ii) bu kapsamda, KVK m. 5/1-e’de öngörülen istisnadan yararlanılamayacağı anlaşılmaktadır.
Sonuç
Uygulamada, kimi kavramların “ticaret hukuku” ve “vergi hukuku” bakımından farklı şekilde tanımlanması veya yorumlanması oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Bu durum, hukukçular açısından yorum çeşitliliği sağlamakla birlikte, zaman zaman her iki hukuk disiplininin temel kavramlar üzerinde farklı yaklaşımlar geliştirmesi, mali ve hukuki alanlar arasındaki uyumu bozabilecek sonuçlar doğurabilmektedir.
Somut olayda ise, özelgede yer alan ifadelerden, burada KVK çerçevesinde bir şirketin kendisine “iştirak edemeyeceği” anlayışının esas alındığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile, mülga 6762 sayılı Kanun’dan farklı olarak “kendi payını iktisap” kurumunun kapsamlı ve ayrıntılı hükümlerle düzenlendiği görülmektedir.
Bu bağlamda, sadece KVK’da yer alan “başka bir kuruma iştirak” ifadesinden hareketle, bir şirketin iktisap ettiği kendi paylarının satışında istisna uygulanamayacağı sonucuna ulaşmak, dar bir yorum olarak değerlendirilebilir. Her ne kadar nihai sonuç aynı olabilecekse de, TTK ve KVK’nın kesişen alanlarında, ilgili TTK hükümleri ve gerekçelerinin de dikkate alınması; özelgelerde daha güçlü ve gerekçeli değerlendirmelere yer verilmesini sağlayacağı gibi, ticari işlemlerin planlama sürecinde hem mali hukukçulara hem de özel hukukçulara daha geniş bir perspektif kazandırabilecektir.
Bununla birlikte, gelinen aşamada GİB’in görüşü, satışa konu edilen şirketin iktisap ettiği kendi paylarının (i) KVK uygulaması açısından “iştirak hissesi” olarak değerlendirilmeyeceği; (ii) bu kapsamda, KVK m. 5/1-e’de öngörülen istisnadan yararlanılamayacağı yönündedir.
- Gelir İdaresi Başkanlığı. (t.y.). 2024 yılı defter tutma hadleri ve vergilendirmeye ilişkin diğer hususlar [PDF]. Erişim 22 Haziran 2025, https://www.gib.gov.tr/node/178228/pdf
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türk ticaret hayatında dijitalleşme süreci, ticari defterlerin elektronik ortamda tutulmasına imkân tanıyan uygulamaların yaygınlaşması ile ivme kazanmıştır. Bu kapsamda, 14/02/2025 tarihli ve 32813 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve 01/7/2025 tarihinde yürürlüğe giren İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan...
7524 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“7524 sayılı Kanun”) m. 4, 33 ve 34. maddeleri ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94.maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15. ve 30. maddelerine bentler eklenmek...
Genel kural olarak, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (“GVK”) mükerrer m. 80 uyarınca, istisnalar hariç olmak üzere, menkul kıymetlerin elden çıkartılmasından sağlanan kazançlar değer artış kazancı olarak gelir vergisine tabidir...
7524 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“7524 sayılı Kanun”) m. 2 ile getirilen ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (“GVK”) m. 17 kapsamında düzenleme altına alınan çalışanlara pay senedi verilmek suretiyle sağlanan...
Vergi sistemleri kanunların suistimalini önlemek için genel nitelikte düzenlemeler getirmek ile birlikte, genel düzenlemelerin uygulamada beklenen işlevi yerine getirmediği durumlara yönelik olarak da vergi kanunları kapsamında vergi güvenlik müesseseleri olarak özel mahiyette düzenlemeler getirilir...
Yabancılara konut ve işyeri satışlarını teşvik etmek amacıyla 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu kapsamında yabancıların Türk vatandaşlığı kazanımına yönelik mevzuat değişiklikleri yapıldığı bilinmektedir...
Anayasa Mahkemesi’nin 16 Ocak 2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan E.2023/105, K.2023/208 sayılı kararı ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (“VUK”) geçici 33. maddesinde yer alan ve 2021 yılı için enflasyon düzeltmesi yapılmaması sonucunu doğuran “2021” ibaresi Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal...
06.02.2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında 7456 sayılı Kanun (“7456 sayılı Kanun”) 15.07.2023 tarihli ve 32249 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı...
İdari para cezaları için genel usul kanunu olan 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun (“Kanun”) bazı maddelerinin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla, Hazine ve Maliye Bakanlığı (“Gelir İdaresi Başkanlığı”) tarafından hazırlanan B Seri 18 Sıra No.’lu Tahsilat Genel Tebliği...
12 Mart 2023 tarih ve 32130 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (7440 sayılı Kanun) m. 20 ile şirket birleşmelerinde “borcun aşağı itelenmesi”ne (debt push down) ilişkin yeni ve önemli bir vergisel düzenleme...
19.07.2019 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 7186 sayılı Kanunu m. 17 ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’na (“BK”) eklenen geçici m. 32 ile finansal güçlük içinde bulunan ancak finans sektörüne olan borçlarının yeniden yapılandırılması yoluyla faaliyetine devam etmesi olanaklı bulunan firmalara...
09.11.2022 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 7420 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ("7420 Sayılı Kanun") ile vergi mevzuatında önemli değişiklikler ve düzenlemeler yapıldı. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na...
Serbest Bölgeler, ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmek amacıyla kurulan bölgelerdir. Sayılan amaçların gerçekleştirilebilmesi amacıyla...
15 Nisan 2022 tarih ve 31810 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7394 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun...
Son yıllarda ekonomideki artan dijitalleşme ile birlikte birçok yeni iş modeli ortaya çıkmış ve geleneksel iş modelleri büyük ölçüde değişime uğramıştır. Söz konusu değişim ile birlikte uluslararası işletmelerin elde ettiği gelirlerin vergilendirilmesi konusunda...
22.01.2022 tarih ve 31727 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7351 sayılı Kanun ile (“7351 Sayılı Kanun”) vergi mevzuatında esaslı değişiklikler yürürlüğe girdi. Vergi mevzuatına yönelik değişikliklerin yanı sıra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun...
Sosyal medya, dijital dünya ve internet teknolojisinin gelişmesi ile birlikte ortaya çıkmış ve günümüzde tüm dünyayı önemli ölçüde etkilemiştir. Yeni medyanın baş aktörlerinden biri de sosyal medya içerik üreticileridir. Söz konusu kişiler, sosyal paylaşım ağları üzerinden reklam gelirleri...
1990’lı yıllarda global ekonomi açısından önemli gelişmeler yaşandı. 1900’ların ikinci yarısına geçilirken, Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası’nın faizleri yükseltmesi ve sıcak paranın yönünü Doğu Asya ülkelerinden batıya çevirmesi, 1998 yılında Asya ülkelerinde yaşanan ekonomik kriz neticesinde...