Ara Dönem ESG Gelişmeleri

30.06.2025 İlayda Salkım

Giriş

2025 yılı itibarıyla çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) alanında hem küresel ölçekte hem de Türkiye’de önemli düzenleyici gelişmeler yaşanmıştır. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda; özel sektör aktörlerinin çevresel etkilerini azaltması, sosyal sorumluluklarını yerine getirmesi ve kurumsal şeffaflık düzeyini artırması temel beklenti hâline gelmiştir. ESG kriterleri, yalnızca yatırım kararlarını etkilemekle kalmayıp, şirketlerin risk yönetimi, uyum süreçleri ve stratejik planlamalarında da belirleyici bir çerçeve sunmakta; bu yönüyle çevre hukukuna ilişkin geleneksel düzenlemelerin ötesine geçen, daha bütüncül ve entegre bir yaklaşımı gündeme getirmektedir. Bu makalede, Türk hukukunda 2025 yılı içerisinde yürürlüğe giren veya yayımlanan başlıca ESG düzenlemeleri ile çevre hukukuna ilişkin geleneksel düzenlemelere yer verilerek, söz konusu gelişmelerin özellikle özel sektör açısından etkilerine değinilecektir.

Ara Dönem ESG Gelişmeleri
% 0

İklim Kanunu

Amaç ve Kapsam

Yeşil büyüme vizyonu ve 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi doğrultusunda iklim değişikliği ile mücadeleyi ve sera gazı emisyonlarının azaltılmasını amaçlayan 7552 sayılı İklim Kanunu (“İklim Kanunu”), 09.07.2025 tarihli ve 32951 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve 2021 yılında taraf olunan Paris Anlaşması ile üstlenilen yükümlülükler doğrultusunda, iklim değişikliğiyle mücadeleye ilişkin küresel taahhütler, bu düzenleme ile iç hukuktaki yasal dayanağını kazanmış oldu. İklim Kanunu, (i) iklim değişikliği ile mücadele faaliyetlerine, (ii) bu faaliyetlere ilişkin planlama ve uygulama araçlarına, (iii) karbon fiyatlandırmaya, (iv) İklim Değişikliği Başkanlığı’nın (“Başkanlık”) görev ve yetkilerine, (vi) gelirler ve desteklerin kullanımına ve (vii) yaptırımlara ilişkin kapsamlı bir yasal çerçeve sunar. 

Temel Düzenlemeler 

İklim Kanunu, kamu kurum ve kuruluşları ile özellikle yüksek emisyonlu sektörler başta olmak üzere tüm özel sektör aktörlerini etkileyecek yükümlülükler getirdi. 

Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması: Sera gazı emisyonlarının, Ulusal Katkı Beyanı[1], net sıfır emisyon hedefi ve ilgili strateji belgeleri doğrultusunda azaltılması öngörülmektedir. Kurum ve kuruluşlar, kendi görev alanlarında belirlenen sektörel azaltım faaliyetlerini hayata geçirmek, bu doğrultuda planlarını oluşturmak ve gerekli güncellemeleri yapmakla yükümlüdür. Enerji, su ve ham madde verimliliği, kirliliğin kaynağında önlenmesi, yenilenebilir enerji, karbon ayak izinin azaltılması, alternatif temiz veya düşük karbonlu yakıtların ve ham maddelerin kullanımı, elektrifikasyonun yaygınlaştırılması, temiz teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanımının artırılması gibi çeşitli alanlarda önlemler alınması zorunlu tutulmakta; ayrıca, karbon yutaklarının korunması ve artırılmasına yönelik tedbirler alınması da kamu kurumlarının sorumluluk alanına dâhil edilmektedir.

İklim Değişikliği Uyum Faaliyetleri: Kamu kurum ve kuruluşları; iklim değişikliğine uyum sağlamak üzere ulusal ve yerel düzeyde risk ve etkilenebilirlik analizleri yapacak, bu analizleri planlama ve yatırımlarda dikkate alarak uygulayacaktır. Su kaynaklarının etkin yönetimi, ekosistemlerin korunması, çölleşme ve erozyonla mücadele ile yutak alanların sürdürülebilirliği sağlanacaktır. Tarımda iklim dirençli uygulamalar ve doğa temelli çözümler yaygınlaştırılacak, iklim kaynaklı afetler için entegre erken uyarı ve risk yönetim sistemleri geliştirilecektir.

Emisyon Ticaret Sistemi (ETS): İklim Kanunu ile ülkenin toplam emisyon miktarına bir üst sınır getirecek ve Türkiye’de sera gazı emisyonlarının ticaretini düzenleyecek bir ETS kurulması ve ulusal tahsisat planlamalarının hazırlanması öngörülür. Bu çerçevede, emisyon hakkı tahsisi ve sınırlandırılması mümkün hale gelmiştir. Sistem kapsamında, doğrudan sera gazı salan işletmelerin Başkanlık’tan izin alması gerekliliği düzenlenir. Ayrıca ETS’nin tamamen uygulanmaya başlamasından önceki dönem, pilot dönem olarak adlandırılır ve bu dönemde daha düşük idari para cezaları öngörülmektedir. 

Gönüllü Karbon Piyasaları ve Denkleştirme: ETS kapsamındaki tahsisat yükümlülüklerinin bir kısmının karbon kredileriyle denkleştirilmesi mümkün kılınmıştır. ETS kapsamındaki şirketler ile gönüllü olarak yükümlülük altına giren şirketlerin yapacakları denkleştirme işlemlerinde kullanılmak üzere karbon kredisi üreten ulusal bir karbon kredilendirme ve denkleştirme sistemi kurulması ve bu sistemin esaslarının Başkanlık’ça belirlenmesi kararlaştırılmıştır. 

Planlama ve Uygulama Araçları: İklim Kanunu, iklim değişikliğiyle mücadeleyi tüm planlama süreçlerine entegre ederek, ulusal ve yerel düzeyde strateji ve eylem planlarının hazırlanmasını zorunlu kılmaktadır. Düzenleme, aynı zamanda iklim yatırımlarını desteklemek üzere finansal ve teknolojik araçları da uygulamaya sokmakta; iklim finansmanı, Türkiye Yeşil Taksonomisi’nin oluşturulması, yeşil yatırım teşvikleri, sınırda karbon düzenlemeleri, temiz teknoloji kullanımının yaygınlaştırılması ve yeşil iş gücünün yetiştirilmesine yönelik düzenlemelerle uygulamayı güçlendirmektedir. Ayrıca, Avrupa Birliği’nin (“AB”) Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na paralel olarak, ithal malların gömülü sera gazı emisyonlarına ilişkin Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) kurulabileceği, bu sisteme ilişkin detayların Ticaret Bakanlığı tarafından belirleneceği düzenlenmektedir. 

Desteklerin Kullanımı: İklim Kanunu, sera gazı azaltımı ve iklim uyumu potansiyeli yüksek yatırımlar ile yeşil dönüşüme katkı sağlayan faaliyetlerin desteklenmesini esas alır. Bu kapsamda, kamu ve özel sektörün yeşil dönüşüm ve adil geçiş süreçlerinde uygun finansal mekanizmalarla teşvik edilmesi öngörülmektedir.

İdari Para Cezaları: İlgili kanunun iklim değişikliğiyle mücadelede, temel yapı ve stratejiyi düzenlendiği, oluşturulacak plan, sistem ve kurumlara ilişkin detayların ikincil düzenlemelere konu edileceği görülmektedir. Yukarıda yer verilen yükümlülüklere aykırılık hallerinde, 50.000.000 TL’ye kadar çıkabilen idari para cezaları öngörülmektedir.  

Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği

Amaç ve Kapsam

14.01.2025 tarihli ve 32782 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği; hava, su, toprak, gürültü ve koku kirliliğine neden olan sanayi kaynaklı emisyonları ve atık oluşumunu kaynağında önlemek ve azaltmak ile kaynakları verimli kullanmak için sanayide yeşil dönüşüme, döngüsel ekonomiye ve karbonsuzlaşmaya yönelik idari ve teknik usul ve esasları düzenlenir. AB Endüstriyel Emisyonlar Direktifi’ni (2010/75/AB Direktifi) kaynak alan düzenleme, geleneksel çevre düzenlemelerine paralel olarak kapsamına aldığı şirketleri, üretim kapasiteleri veya miktarlarına göre sektörel olarak yönetmelik eklerinde listeler. Yönetmelik özetle enerji, metal, mineral, kimya, atık yönetimi, tekstil, otomotiv, deri, kâğıt, gıda ve hayvancılık gibi sektörlerde faaliyet gösteren işletmeleri kapsamına alır.

Temel Düzenlemeler

İşletmecilerin yanı sıra, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın (“Bakanlık”), İl Müdürlüklerinin, Üçüncü Taraf Doğrulama Kuruluşlarının ve yetki ve sorumlulukları da yönetmelik kapsamında düzenlenir. Düzenleme entegre çevre izin yaklaşımını benimseyerek hazırlanmıştır. Yönetmelik ile sanayi tesislerinin çevreci üretime geçişini teşvik için Sanayide Yeşil Dönüşüm (“SYD”) Belgesi uygulaması getirilmiştir. 

İşletmecilerin Yükümlülükleri (m. 8): EK-1 ve EK-2 kapsamındaki faaliyetleri yürüten tesis işletmecileri, Bakanlık tarafından belirlenen sektörel takvim doğrultusunda elektronik sisteme kayıt olmak ve her yıl 1 Nisan’a kadar bilgilerini güncellemekle yükümlüdür. SYD belgesi almak isteyen işletmeciler, çevre izin ve lisans belgesi başvurularıyla eş zamanlı olarak bu belgeye ilişkin bilgi ve belgeleri sunmak zorundadır. Bir diğer ifadeyle, çevre izin ve lisans süreçlerinin tamamlanabilmesi için SYD belgesi şarttır. SYD belgesi sahibi tesis işletmecileri; belge şartlarına uygun faaliyette bulunmak, çevre izni/lisansı yenilendiğinde 30 gün içinde durumu Bakanlık’a bildirmek ve belgesini güncellemek, çevresel kazaları önlemeye ve etkilerini azaltmaya yönelik gerekli tedbirleri almak gibi birçok yükümlülüğü yerine getirmekle yükümlüdür. Ayrıca, işletmeler, MET-İES’e[2] ve Emisyon Sınır Değeri’ne (ESD) uymakla ve/veya buna yönelik yeşil dönüşümü gerçekleştirmekten sorumludurlar. 

SYD Genel Esaslar (m. 9 vd.): SYD belgesinin tesislerin MET ve MET-İES uyumuna göre A’dan F’ye kadar sınıflandırılmasını ve en az D seviyesinde olacak şekilde planlanmasını öngörür. SYD, çevresel performansı gösterir ve teşvik, hibe, kredi gibi finansal desteklerde dikkate alınır; ancak diğer yasal yükümlülükleri ortadan kaldırmaz. Bakanlık gerekli görürse daha sıkı çevresel şartlar getirebilir, geçici muafiyetler tanıyabilir ve belgelendirme süreciyle ilgili esasları belirler. 

Yaptırım: Yönetmelik hükümlerine aykırı hareket eden işletmeler hakkında 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 20. maddesinde yer alan idari yaptırımların uygulanacağı düzenlenmektedir. Yönetmelik ile, kapsama giren faaliyet ve şirketlerin geçiş dönemi yükümlülükleri de düzenlenmiştir. 

Geçiş Dönemi: Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte faaliyette olan veya çevresel etki değerlendirmesi mevzuatına göre başvurusu bulunan tesisler, çevre izin ve lisans belgesinin düzenlenmesinden itibaren 90 gün içerisinde gerekli belgeler ile Bakanlığa başvuruda bulunmalıdır. Bu tesisler, 31.12.2028 tarihine kadar en az F seviyesinde, 31.12.2030 tarihine kadar ise en az D seviyesinde SYD Belgesi almakla yükümlüdür.

Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği 01.12.2025 tarihinde yürürlüğe girecek olup, çok sayıda tesisi kapsayan bu düzenlemeye uyum sağlanması, çevresel sürdürülebilirlik hedeflerinin hayata geçirilmesi açısından önemli ve somut bir adım teşkil etmektedir.

Yeşil Dönüşüm Destek Programı Uygulama Usul ve Esasları Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ

İklim ve sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlayan, kaynak verimli ve düşük karbonlu üretimi amaçlayan yatırımların desteklenmesine ilişkin Yeşil Dönüşüm Destek Programı Uygulama Usul ve Esaslar Tebliği 26.07.2024 tarihli ve 32613 sayılı Resmî Gazete yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Yeşil Dönüşüm Destek Programı, 09.07.2025 tarihli ve 32951 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yeşil Dönüşüm Destek Programı Uygulama Usul ve Esasları Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile “Yeşil Dönüşüm Programı” olarak revize edildi. Tebliğ ile ayrıca; tesis bazında hazırlanacak yol haritası raporunun artık yatırımcı tarafından da sunulabileceği, aynı yatırım adresi için halihazırda devam eden bir başvuru veya açık bir teşvik belgesi bulunması halinde yeni başvuru yapılamayacağı, şekli eksiklikler içeren başvurulara ikinci kez düzeltme imkânı verileceği düzenlendi. Bunun yanı sıra, güneş ve rüzgâr enerjisine dayalı elektrik üretim tesisleri destek kapsamına dâhil edildi ve proje izleme sürecine ilişkin çeşitli güncellemeler getirildi. 

Söz konusu düzenleme, yeşil yatırım süreçlerini teşvik etmek ve sürdürülebilir projeleri desteklemek bakımından İklim Kanunu’nun hedefleriyle de örtüşmektedir.

Çevresel Etki Değerlendirilmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 

26.06.2025 tarihli 32938 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile 29.07.2022 tarihli Resmî Gazete’de Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nde (“ÇED Yönetmeliği”) birtakım değişikliğe gidildi. Söz konusu değişiklikler, Danıştay tarafından ÇED Yönetmeliği’nin bazı maddeleri hakkında verilen yürütmenin durdurulması kararlarına dayanmaktadır. 

Duyurularda Şeffaflık: Değişiklik ile askıda ilan tanımında değişikliğe gidildi. Askıda ilanın yapılacağı yer hakkında eski düzenleme, idareye takdir hakkı tanıyordu. İlanın, ÇED projesi ile ilgili kişilerin yaşadığı yer/yerlerde, il müdürlüğü, kaymakamlık veya muhtarlık binasında asılabileceği ifade edilmekteydi. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararıyla[3] , idareye tanınan seçimlik durum ortadan kaldırılarak, askıda ilanın belirtilen yerlerin hepsinde yapılacağı düzenlendi. ÇED Yönetmeliği’nde tanımlanan “çevresel etki değerlendirmesi inceleme alanı” terimi ise “çevresel etki değerlendirmesi proje alanı” olarak revize edilmiştir[4].

Bununla birlikte, ÇED sürecine ilişkin yapılacak duyuruların Bakanlık ve il müdürlüğü internet sayfasında ilan edileceği ve askıda ilan, anons vb. şekilde de halka duyurulabileceği öngörülmekteydi. Değişiklik ile internet sitesinde yapılacak ilana ek olarak askıda ilan gibi yöntemler ile de duyuru yapılması gerektiği düzenlendi. 

ÇED’e Tabi Projeler ve Çevresel Etkileri Ön İnceleme ve Değerlendirmeye Tabi Projeler Listesindeki Değişiklikler: Rüzgâr Enerji Santralleri, tribün sayısına bakılmaksızın ÇED’e tabi projeler arasında sayılmaktaydı. Değişiklik ile kapsama alınan rüzgâr enerji santrallerinde daralmaya gidilerek, (i) 15 adet türbin ve üzeri rüzgâr enerji santralleri ile (ii) denizüstü rüzgâr enerji santrallerinin ÇED’e tabi olduğu düzenlenmiştir. Benzer olarak, değişiklik öncesinde ÇED Yönetmeliği’nin kapsamına proje alanı 20 hektar ve üzerinde veya kurulu gücü 10 MWm ve üzerinde olan güneş enerji santralleri dahil edilmişken, değişiklik ile 25 hektar proje alanının altında kalan güneş enerji santralleri düzenleme kapsamından çıkarıldı. Çevresel etkileri ön inceleme ve değerlendirmeye tabii projeler kapsamındaki yapılan çoğu değişiklik de kapsamın daraltılmasına ilişkindir. Söz konusu değişiklikler doğrudan bir ESG düzenlemesi niteliğinde olmayıp, daha çok geleneksel çevre mevzuatına dayanmaktadır ve çevrenin korunması ile sürdürülebilirlik bakımından bazı belirsizlikler barındırabilir.

Diğer Gelişmeler

Son dönemde ESG alanındaki diğer dikkat çeken gelişmeler arasında, Kamu Gözetimi Kurumu tarafından yayımlanan 15.05.2025 tarihli duyuru ile Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standardı 1’e (“TSRS 1”) eklenen “T” paragrafı yer alır. Bu değişiklikle, sürdürülebilirlikle ilgili finansal açıklamaların “TSRS Uyumlu Sürdürülebilirlik Raporu” başlığı altında, işletmenin genel amaçlı finansal raporlarının bir parçası olarak sunulması hüküm altına alınmıştır. 

Bununla birlikte, 30.04.2025 tarihinde Dışişleri Bakanlığı, Uluslararası Denizcilik Örgütü bünyesinde 2050 yılına kadar küresel deniz taşımacılığı emisyonlarını net sıfıra indirmeyi hedefleyen yeni bir anlaşma üzerinde uzlaşıldığını duyurmuştur[5] . Anlaşma, ara hedeflerle birlikte temiz yakıtları teşvik eden küresel bir sertifikasyon sistemini ve 2028’de yürürlüğe girecek bir emisyon fiyatlandırma mekanizmasını da içermektedir. Tüm bu gelişmelere paralel olarak, Bakanlık’ın son dönemde çevre denetimlerini sıklaştırdığı ve çeşitli idari yaptırımlara başvurduğu gözlemlenmektedir.

Gelecek Adımlar

Bakanlık’ın sitesinde yer alan duyurularda[6], İklim Kanunu ile Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği kapsamında Emisyon Ticaret Sistemi Yönetmeliği ile Yeşil Taksonomi Yönetmeliği hakkında çalışmaların sürdüğü belirtilmektedir. Ayrıca Mevcut En İyi Teknikler Tebliği taslaklarının kurum görüşlerine açıldığı, değerlendirme süreci sonrası Resmî Gazete’de yayımlanacağı duyurulmuştur. Bu çerçevede, 2025 yılının ikinci yarısının da AB düzenlemelerine uyum açısından yoğun ve dinamik geçeceği anlaşılmaktadır.

Sonuç

Paris Anlaşması kapsamında üstlenilen taahhütler doğrultusunda, Türk hukukunda başta İklim Kanunu olmak üzere çeşitli düzenlemelerle somut adımlar atılmaya başlanmıştır. Önümüzdeki süreçte, yayımlanacak ikincil düzenlemelerin takibi ve bu düzenlemelere uyum sağlanması, ilgili aktörlerin yükümlülüklerinin netleşmesi ve gerekli kurumsal yapıların oluşturulması bakımından kritik öneme sahiptir.

Kaynakça

Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.

Diğer İçerikler

TSRS Uygulama Kapsamına İlişkin Usul ve Esaslar
Hukuk Postası
TSRS Uygulama Kapsamına İlişkin Usul ve Esaslar

Son yıllarda, ülkemizde ve dünyada yaşanan finansal, sosyal ve çevresel sorunlar, toplumların ve iş dünyasının sürdürülebilirlik konusuna hassasiyetini arttırmaktadır. Sürdürülebilirlik alanında uluslararası düzeyde gelişmeler yaşanmaya devam ederken, Türkiye de kendi yeşil dönüşüm sürecine katkı sağlayan...

ÇSY ve Sürdürülebilirlik 31.08.2025
İklim Kanunu Teklifi
Hukuk Postası
İklim Kanunu Teklifi

İklim Kanunu Teklifi (“Kanun Teklifi”) 20.02.2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunuldu. İklim Kanunu, Türkiye’nin iklim eylemlerini geliştirmek için hazırlanmakta olan ve mümkün olan en kısa sürede tamamlanması hedeflenen birincil mevzuat ve politika belgeleri arasında yer alır...

ÇSY ve Sürdürülebilirlik 28.02.2025
Sürdürülebilirlik Yolunda Yeşil Aklamadan (Greenwashing) Nasıl Kaçınılır?
Hukuk Postası
Sürdürülebilirlik Yolunda Yeşil Aklamadan (Greenwashing) Nasıl Kaçınılır?

Sürdürülebilirlik, günümüzün ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama konusunda son zamanlarda odaklandığımız önemli bir kavramdır. Ekonomik, çevresel ve sosyal boyutlarıyla ele alınan bu kavram, geniş sorumluluklar gerektirir ve kapsamlı bir işbirliği ile anlam kazanır...

ÇSY ve Sürdürülebilirlik 31.07.2024
Karbon Piyasalarının İşletilmesine İlişkin Yönetmelik Taslağı
Hukuk Postası
Karbon Piyasalarının İşletilmesine İlişkin Yönetmelik Taslağı

Türkiye’nin uzun vadede net sıfır karbon emisyonuna ulaşma hedefi ve Cumhurbaşkanlığı yıllık programında bahsi geçen, AB düzenlemeleri ile uyumlu bir ulusal karbon fiyatlandırma mekanizmasının kurulması ve emisyon ticaret sisteminin hayata geçirilmesi hedefi doğrultusunda, Enerji Piyasası Düzenleme...

ÇSY ve Sürdürülebilirlik 29.02.2024
Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları
Hukuk Postası
Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları

Son yıllarda, finansal tabloların uzun vadeli şirket performansının değerlendirilmesi açısından yetersiz kaldığı ve yatırımcıların artık karar verirken finansal bilgilerin yanı sıra finansal olmayan bilgilere de ihtiyaç duyduğu görülmektedir. Artan finansal, sosyal ve çevresel sorunlar nedeniyle toplumlar da...

ÇSY ve Sürdürülebilirlik 31.01.2024
Şirketler Hukukunda Sürdürülebilirlik ve Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu
Hukuk Postası
Şirketler Hukukunda Sürdürülebilirlik ve Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu

Günümüzde ticaret şirketleri amaç yönünden bir gelişim ve değişim içerisindedir. Şirketlerin asıl amacının kâr etmek olduğu kuşkusuzdur. Ancak şirketler bu amaca ulaşırken hem çevre hem de toplum üzerindeki etkilerini göz ardı etmemeli ve çevreye, gelecek kuşaklara ve topluma karşı sorumlu davranmalıdır...

ÇSY ve Sürdürülebilirlik 30.11.2023
ESMA’dan Sürdürülebilirliğe Doğru Yeni Bir Adım
Hukuk Postası
ESMA’dan Sürdürülebilirliğe Doğru Yeni Bir Adım

Okumakta olduğunuz bu makale, Erdem & Erdem Exlibris ile çok daha sürdürülebilir bir platforma kavuşmuşken Avrupa Birliği’nin menkul kıymetler piyasaları düzenleyicisi olan Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi de (“ESMA”) sürdürülebilirliğe katkıda bulunan bir çalışma yayımladı. 2023-2028 stratejisi...

ÇSY ve Sürdürülebilirlik 31.08.2023
Sermaye Piyasaları ve Sürdürülebilirlik
Hukuk Postası
Sermaye Piyasaları ve Sürdürülebilirlik

1987 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından “Ortak Geleceğimiz” (Our Common Future) başlıklı bir rapor yayımlandı. Raporda küresel çevre problemlerinin sebeplerine dikkat çekilirken sürdürülebilirlik kavramı “bugünün ihtiyaçlarının, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını...

ÇSY ve Sürdürülebilirlik 31.07.2023

Yaratıcı hukuk çözümleri için iletişime geçin.