Taksitle Satış Sözleşmeleri
Giriş
Taksitle satım adı altında adî satıma nazaran farklı bir tür satım sözleşmesinin doğuş sebebi, bir yandan satım bedelinin tamamını tek seferde ödeme imkânı bulamayan kişileri satın almak istedikleri şeyden derhal faydalandırmak suretiyle piyasayı canlandırarak üretime katkıda bulunmaktır[1].
Taksitle satış sözleşmesi, modern tüketim toplumlarında finansman kolaylığı sağlayan önemli bir sözleşme türü olarak hem Türk Borçlar Kanunu (TBK) hem de 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamında düzenlenmiştir[2]. Bu sözleşme, alıcının malı hemen teslim almasına rağmen bedelini belirli taksitlerle ödemesine imkân tanır. Ekonomik açıdan tüketimi teşvik eden bu sistem, aynı zamanda üretim ve piyasadaki nakit akışını destekler.
TBK m. 253-263 arasında yer alan taksitle satış hükümleri, satış sözleşmesinin özel bir türünü oluşturur. Bununla birlikte, tüketici işlemi niteliğinde olan taksitle satışlarda TKHK m. 17 ve 18 hükümleri öncelikle uygulanır. TBK hükümleri ise TKHK’de hüküm bulunmayan hâllerde veya alıcı lehine daha koruyucu düzenlemeler içerdiğinde tamamlayıcı nitelik taşır[3].
Kavram ve Konusu
TBK m. 253/I uyarınca taksitle satış, satıcının satılan taşınırı bedel tamamen ödenmeden önce alıcıya teslim etmeyi, alıcının ise satış bedelini kısım ödemeyi üstlendiği satım türüdür. Bu tanımdan hareketle, sözleşmenin konusunu yalnızca taşınır mallar oluşturabilir. Taşınmazların veya maddi olmayan malların (örneğin marka, patent, lisans) taksitle satışında TBK m. 253 vd. uygulanmaz; bu hallerde genel satış veya kredi sözleşmesi hükümleri devreye girer[4].
Taksitle satış sözleşmesi, esas itibarıyla alıcıya kredi sağlama amacına yöneliktir. Bu yönüyle kredi kartı taksitlendirmesi, finansman sözleşmeleri veya ön ödemeli satışlarla yakın ilişki içindedir. Ancak TKHK bakımından bu sözleşme türleri farklı hükümlerle düzenlenmektedir.
Unsurları
Teslim ve Ödeme Zamanı: Satıcı, satış bedelinin tamamı ödenmeden taşınırı teslim etmekle yükümlüdür. Mülkiyetin ne zaman geçeceği tarafların iradesine bağlıdır; TBK’da özel bir zorunluluk öngörülmemiştir[5]. TBK m. 253 taşınır eşyanın “teslim”inden bahsetmektedir, zilyetliğin teslimi dışında bir yolla devri konusunda tarafların anlaşmaları sözleşmenin taksitle satış niteliğini etkilemeyecektir. Satıcının satış bedeli tamamen ödenmeden önce ifa etmekle yükümlü olduğu borç satılanın teslimidir. Mülkiyeti devir borcunun satış bedelinin tamamı ödenmeden önce ifası, taksitle satış sözleşmesi için yapısal bir unsur değildir.
Taksit Sayısı ve Ödeme Süresi: TBK m. 253/III uyarınca taksit sayısı en az iki olmalıdır. TBK m. 256/I hükmü, toplam ödeme süresinin en fazla üç yıl olabileceğini belirtir. Ancak TKHK m. 17’de bu sınırlama kaldırılmış, ödeme süresine ilişkin esneklik tanınmıştır. Buna göre, tüketici sözleşmelerinde üç yıldan uzun süreli taksitlendirme yapılabilir.
Ön Ödeme (Peşinat): TBK m. 256/II gereği, alıcı peşin satış bedelinin en az onda birini malın teslimi anında ödemek zorundadır. Bu oran, Cumhurbaşkanı Kararı ile yarıya indirilebilir veya iki katına çıkarılabilir. 2025 itibarıyla bu orana ilişkin yeni bir düzenleme yapılmamıştır; hâlen %10 sınırı geçerlidir[6]. Peşinattan vazgeçilmesi karşılığında, satış bedelinde yapılacak artırma TBK m. 256/IV uyarınca hükümsüzdür. Bu durum bir kısmı butlan hali oluşturur o nedenle taksitle satış sözleşmesi ön ödeme yükümü üzerinden varlığını korur. Ön ödeme tutarını almadan satılanı alıcıya teslim eden satıcı sözleşmede kararlaştırılan ön ödeme tutarının ödenmeyen kısmı üzerindeki talep hakkını yitirir (TBK m. 256/III).
Kredilendirme Unsuru: Taksitle satışın özü, alıcıya finansman kolaylığı sağlamaktır. Satıcı, alıcıya kredi sağlayan taraf konumundadır. Bu nedenle TKHK bakımından bu tür sözleşmeler, finansman sağlayan kişi veya kuruluşun profesyonel olması durumunda tüketici işlemi sayılır.
Şekil ve İçerik Şartları
Taksitle satış sözleşmeleri yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli değildir (TBK m. 253/II). Tarafların imzaları bulunmalıdır. Ayrıca satıcının ticari faaliyet alanına giren mallar açısından TBK m. 253/III hükmü uyarınca aşağıdaki unsurların yer alması zorunludur:
- Tarafların adı ve yerleşim yeri,
- Satışın konusu,
- Peşin satış bedeli,
- Taksitle ödeme nedeniyle ödenecek ilave bedel,
- Toplam satış bedeli,
- Peşinat ve taksitlerin tutarı ile vadeleri,
- Cayma hakkına ilişkin açık bilgilendirme,
- Varsa mülkiyetin saklı tutulması kaydı,
- Temerrüt hâlinde uygulanacak faiz oranı (2022 değişikliğiyle, yasal faiz oranının %50 fazlasını geçmemek koşuluyla),
- Sözleşmenin tarihi ve yeri.
Bu unsurlardan herhangi birinin eksik olması hâlinde sözleşme kesin hükümsüzdür[7].
Tüketici bakımından ayrıca TKHK m. 4 ve 5 uyarınca ön bilgilendirme yükümlülüğü söz konusudur. Satıcı, sözleşme kurulmadan önce tüketiciyi toplam borç, faiz, cayma hakkı süresi ve iade koşulları hakkında bilgilendirmelidir.
Cayma Hakkı
TBK m. 255 ve TKHK m. 18 hükümlerine göre, alıcı (tüketici) sözleşmeden 7 gün içinde hiçbir gerekçe göstermeksizin cayabilir. TKHK’nin 2022 değişikliğiyle, ön bilgilendirmenin yapılmadığı durumlarda cayma süresi 7 günden 14 güne çıkarılmıştır.
Cayma bildiriminin yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı (örneğin e-posta) aracılığıyla yapılması yeterlidir. Satıcı, cayma süresi dolmadan ön ödeme talep edemez. Cayma hakkının kullanılması hâlinde taraflar aldıklarını iade eder; satıcı ayrıca malın olağan kullanımı nedeniyle oluşan değer kaybını isteyemez.
Temerrüt ve Sözleşmeden Dönme
TBK m. 259-260 hükümleri uyarınca, alıcı peşinatı veya taksitleri ödemede temerrüde düşerse satıcının seçimlik hakları vardır. Satıcı, yalnızca muaccel taksitleri talep edebilir, kalan borcun tamamını isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir.
Satıcının sözleşmeden dönebilmesi için:
- Bu hakkı sözleşmede açıkça saklı tutmuş olması,
- Alıcının, satış bedelinin en az %10’una denk gelen iki ardışık taksiti ya da toplam bedelin %25’ini oluşturan bir taksiti ödememiş olması gerekir (TBK m. 259/II).
Satıcı, dönmeden önce alıcıya en az 15 günlük süre tanımalıdır (TKHK m. 18/5). Sözleşmeden dönülmesi hâlinde satıcı, malın olağandışı kullanımı nedeniyle değer kaybını isteyebilir ancak sözleşme ifa edilseydi elde edeceği kazançtan fazlasını talep edemez (TBK m. 260).
Ceza koşulu kararlaştırılmışsa, bu tutar peşin satış bedelinin %10’unu aşamaz (TBK m. 260/III).
Yetkili Mahkeme ve Tahkim Yasağı
TBK m. 262 ve TKHK m. 83/2 uyarınca, tüketici taraf, yerleşim yerindeki mahkemenin yetkisinden önceden feragat edemez. Tüketici işlemlerinde tahkim anlaşması yapılamaz. Bu nedenle, taksitle satıştan doğan uyuşmazlıklar Tüketici Mahkemeleri’nde görülür.
Sonuç
Kredili satış türlerinden birisi olan taksitle satış sözleşmesi önceki kanunda sadece iki maddede düzenlenmişken; TBK’da 253 ila 263’üncü maddeler arasında ayrıntılı bir düzenleme alanı bulmuştur. Kredili satış niteliğine bağlı olarak alıcı için içerdiği sakıncalara rağmen taksitle satış sözleşmesinin ekonomik ihtiyaçlara dayalı olarak uygulamada kazandığı yaygınlık, bu satış türünün ayrıntılı emredici kurallarla düzenlenmesi ihtiyacını doğurmuştur[8].
Taksitle satış sözleşmeleri hem borçlar hukuku hem de tüketici hukuku bakımından karma nitelikli sözleşmelerdir. TBK’da yer alan düzenlemeler temel yapıyı korumakta; TKHK ise özellikle tüketiciyi koruma yönünden daha ayrıntılı hükümler getirmektedir.
2025 itibarıyla yürürlükte olan düzenlemeler, alıcının ekonomik olarak zayıf konumunu gözeten, şeffaflık ve bilgilendirme ilkelerini ön plana çıkaran bir yapıdadır. Bu nedenle, taksitle satış yapan işletmelerin hem TBK hem de TKHK hükümlerine uygun şekil, bilgilendirme ve faiz sınırlamalarına uyması gerekmektedir[9].
- DEVELİOĞLU Hüseyin Murat Yard. Doç. Dr., 6098 Sayılı Yeni Türk Borçlar Kanunu’nun “Taksitle Satım” Sözleşmesi ile İlgili Getirdiği Değişiklikler, Legal Hukuk Dergisi, Y.9, S. 525, Şubat 2011
- TBK m. 253-263; TKHK m. 17-18.
- Eren, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 25. Baskı, 2023, s. 785.
- GÜMÜŞ, Mustafa Alper Prof. Dr., Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Cilt-I, S.178, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2012
- Yargıtay 13. HD, E.2021/4567, K.2022/1123, T. 17.02.2022.
- Cumhurbaşkanlığı Kararı, RG: 2020/125.
- Kılıçoğlu, Ahmet M., Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 9. Baskı, 2022, s. 425.
- GÜMÜŞ, Mustafa Alper Prof. Dr., Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Cilt-I, S.178, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2012
- Yargıtay 19. HD, E.2020/2334, K.2021/1497, T. 12.05.2021.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Munzam zarar talebi, para borçlarının geç ödenmesi nedeniyle alacaklının uğradığı ve temerrüt faiziyle karşılanamayan zararın tazminini amaçlayan bir talep türü olarak Türk borçlar hukukunda uzun süredir tartışma konusudur. Özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde bu kurumun önemi artmakta; munzam zarar...
Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) temel ilkelerinden biri olan tapu siciline güven ilkesi, ayni hakların kazanımı ve korunmasında belirleyici bir rol oynamaktadır. Özellikle uygulamada sıkça karşılaşılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, arsa sahipleri tarafından mülkiyetin (daha basit bir ifade ile, tapunun)...
Kira sözleşmeleri, taşınmazların belirli bir süre ve bedel karşılığında kiracıya kullanım hakkını devreden ve taraflara önemli yükümlülükler getiren sözleşmeler arasında yer almaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 310. maddesi uyarınca, bir taşınmazın malikinin değişmesi halinde, yeni malik, kira sözleşmesine...
Kira bedelinin uyarlanması davaları, özellikle ekonomik dalgalanmalar ve piyasa koşullarının değişmesi durumunda sıklıkla karşılaşılan hukuki uyuşmazlıklar arasında yer almaktadır. Bu davalarda, kira bedelinin mevcut koşullara göre yeniden belirlenmesi talep edilir...
Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 351. maddesi, mülkiyet hakkının devralınmasını takiben yeni malikin kendi ihtiyaçları doğrultusunda taşınmazı tahliye ettirme durumunu düzenler. Bu hükmün, taşınmazda önceden de paydaş olan yeni maliklerin durumuna da uygulanıp uygulanmayacağı çeşitli yargı kararlarına konu...
Ticari ilişkilerin sürdürülmesinde ve ticari uyuşmazlıkların çözümünde kritik role sahip borcun üstlenilmesi ve üçüncü kişinin fiilini (edimini) üstlenme kurumlarının birbiri ile sıklıkla karıştırıldığı görülür. Bu karışıklığı gidermek adına önemli değerlendirmeler içeren Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (“YHGK”)...
Genel hatlarıyla gereksinim nedeniyle tahliye davası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 350’nci maddesinde düzenlenen ve kiralanan taşınmazı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri olarak kullanma zorunluluğu bulunması halinde...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar (“32 Sayılı Karar”) ve 2008-32/34 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ ile bazı sözleşmelerin sözleşme bedelleri ile bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize...
Sözleşmeler hukuku bakımından genel prensip sözleşme serbestisi veya diğer bir deyişle irade serbestisi olmasına rağmen, sorumsuzluk antlaşmaları bakımından, tarafların iradelerine tamamen bir serbesti tanınmamış ve sorumsuzluk antlaşmalarının geçerliliği Türk Borçlar Kanunu’nun...
Anayasa Mahkemesi 14.09.2021 tarihli ve 2018/25663 başvuru numaralı kararında (“Karar”) yaptığı inceleme sonucunda, başvurucu Cahide Demir’in üçüncü kişinin borcunun teminatı olarak kendi taşınmazı üzerinde tesis edilen ipoteğin, söz konusu üçüncü kişi borçlunun kredi borcunu...
Genel işlem koşulları, yalnızca tüketici işlemlerinde değil; otomotiv, bankacılık, sigortacılık, telekomünikasyon ve enerji gibi belirli sektörlerdeki ticari işlemlerde de yaygın olarak kullanılır. Nitekim, genel işlem koşulları...