Kısmi Davada Faiz Sorunuyla İlgili Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı

Eylül 2019 Alper Uzun
% 0

Giriş

Kısmi dava; davacının, bir hukuki ilişkiden doğan ve aynı kişiden olan alacağının veya hakkının şimdilik belli bir bölümü hakkında karar verilmesi talebiyle açtığı davadır. Bu dava türünde davacı, dava açarken, taleplerinin bir bölümünü dava konusu eder, dava konusu etmediği bölüme ait talep ve dava hakkını bazı nedenlerden ötürü geleceğe bırakır. Davacı, davasını kısmi olarak açtıktan sonra, saklı tuttuğu fazlaya ilişkin haklarını, aynı davanın yargılaması devam ederken ıslah yolu ile talep eder. Kısmi davanın tercih edilme nedeni, davanın açılması aşamasında dava masraflarından tasarruf edilmesi olduğu gibi, davaya konu edilen alacak veya tazminat tutarlarının tam olarak belirlenemediği durumlarda, alacağın tamamının talep edilebilmesi için tutarın belirlenmesinin beklenmesidir.

Özellikle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (“HUMK”) döneminde kanunda açıkça düzenlenmiş olmasa da sıkça başvurulan bir yöntem olan kısmi dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (“HMK”) dava türleri arasında sayılmış ve “talep konusunun bölünebilir olması” şartına bağlanmıştır.

Kısmi dava açıldığında, talep ıslah yolu ile artırıldığından, konusu alacak olan davalarda faiz sorunu gündeme gelmektedir. Islah işlemi yapılırken faiz talep edilmemiş ise faize hükmedilip hükmedilmeyeceği konusunda Yargıtay daireleri arasında farklı görüşler ortaya çıktığından, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu (“YİBBGK”) konuyu ele almıştır.

Kararın Gerekçesi

YİBBGK, 24.05.2019 tarihli, 2017/8 E. – 2019/3 K. sayılı kararında, tüm içtihadı birleştirme kararlarında olduğu gibi, farklı görüşlere sahip olan dairelerin görüşlerini ve gerekçelerini özetlemiştir. Dairelerden bazıları, ıslah talebinde faiz belirtilmemişse dava dilekçesindeki faiz talebine bağlı olarak faize hükmedilmesi gerektiği görüşünde iken, diğer daireler bu yönde bir talep olmadığından ıslah ile artırılan kısma faiz yürütülemeyeceği görüşündedir.

YİBBGK, konunun çözüme kavuşturulabilmesi için, davaya konu edilen alacak miktarının ıslah yolu ile artırılmasının yeni veya ek bir dava olup olmadığı sorununun irdelenmesi gerektiğine hükmetmiştir. YİBBGK’ya göre, kısmi davada, dava konusunun artırılması “kısmi ıslah” olarak nitelendirilmektedir. Ek dava ise, kısmi davada saklı tutulan alacak için gerek kısmi dava karara bağlanmadan, gerekse daha sonra açılan davadır. Bu haliyle kısmi ıslah, ek dava yoluyla elde edilebilecek haklara, mevcut dava içerisinde daha basit, daha az masrafla ve daha kısa süre içerisinde kavuşma olanağı tanıyan ve bu yönüyle adeta ek dava açma yolunun alternatifi olan bir hukuki müessesedir. Kısmi davanın davacısının kısmi ıslah yapmak veya ek dava açmak konusunda seçimlik hakkı bulunduğu YİBBGK tarafından kabul edilmiştir. Islah ile ilgili sorunlar ise, ıslah müessesesi kapsamında değerlendirilerek sonuçlandırılmalıdır.

Kısmi davada verilen ıslah dilekçesi, dava dilekçesindeki talebi ve ferilerini ortadan kaldırmayacak, sadece istenilen alacak rakamını değiştirecektir. Dolayısıyla ıslah ile artırılan tutar yeni bir dava olarak nitelendirilmemeli, ilk dava dilekçesinde yer alan bütün unsurlar, faiz istemi de dahil olmak üzere, ıslah ile artırılan kısım için de uygulanabilir olmalıdır. YİBBGK’nın görüşüne göre, ıslah dilekçesinde, faiz talebinin tekrarlanmasına ihtiyaç bulunmamalıdır zira dava dilekçesindeki faiz talebi, ıslah dilekçesini de kapsayacaktır.

Yine gerekçede, kısmi olarak açılan dava dilekçesindeki faiz talebinin, faiz talep edilmeksizin yapılan kısmi ıslah çerçevesinde artırılan alacak miktarı için de geçerli olduğunun kabul edilmesi ile belirsiz alacak davası ve kısmi dava arasındaki farkı ortadan kaldıracağının söylenemeyeceği belirtilmiştir. Zira kısmi dava ile 6100 sayılı HMK’nın 107. Maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası, farklı nedenlerle ve koşullarla açılır ve görülür. Belirsiz alacak davasında, belirsiz olan alacak miktarı, belirsiz alacak davasına veya tespit davasına veya kısmi davaya konu edilebilir iken, belirli veya belirlenebilir bir alacak miktarının, belirsiz alacak davasına veya tespit davasına konu edilmesi mümkün değildir.

Öte yandan, temerrüt ve temerrüdün oluşma koşulları, hukuki ilişkinin veya alacağın bağlandığı hukuki durumun mahiyetine göre ayrı ayrı belirleneceğinden, kısmi ıslahın temerrüt ile ilişkilendirilmesinin isabetli olmayacağı kararda açıkça belirtilmiştir.

Kısmi dava dilekçesindeki faiz talebinin, ıslah ile artırılan alacak tutarı için de geçerli kabul edilmesi, Devletimizin imzaladığı uluslararası sözleşmeler ve Anayasamız ile güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün gerçekleşmesine de hizmet edeceği, adil yargılanma hakkı ve usul ekonomisi ilkelerine de uygun düşeceği ifade edilmiştir.

Sonuç

Sunulan gerekçeler ile YİBBGK bahse konu kararında, bir miktar para alacağının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesinin talep edildiği kısmi davada, dava konusu miktarın kısmi ıslahla faiz talebi belirtilmeksizin artırılması halinde, artırılan miktar bakımından dava dilekçesindeki faiz talebine bağlı olarak faize hükmedileceğine üçte ikiyi aşan çoğunluk ile hükmetmiştir. Bu karara katılmayan üyeler ise, özetle; hâkimin taleple bağlı olduğu ve bu talebin dışına çıkılamayacağı, dolayısıyla ıslah ile alacak miktarı artırılırken faiz talep edilmemiş ise bu miktara faiz işletilemeyeceğini, bunun dışında ise ıslah ile artırılan alacak için kendiliğinden faiz talep edildiği anlamının çıkartılamayacağı görüşleri ile karara katılmadıklarını bildirmişlerdir.

Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.

Diğer İçerikler

Anayasa Mahkemesi Kararı Işığında Davaların Birleştirilmesinde Yeni Bir Dönem
Hukuk Postası
Anayasa Mahkemesi Kararı Işığında Davaların Birleştirilmesinde Yeni Bir Dönem

Anayasa Mahkemesi (AYM), 17 Haziran 2025 tarihli ve E.2024/237, K.2025/137 sayılı kararıyla (Karar), medeni usul hukukunda köklü bir değişikliğe yol açan önemli bir tespitte bulunmuştur. Yüksek Mahkeme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 166. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ve aynı...

Medeni Usul Hukuku 30.09.2025
Güncel Bir Anayasa Mahkemesi Kararı Işığında Dava Dilekçesinde Davalı Adresi ve Kimlik Bilgisi Bildirimi Zorunluluğu
Hukuk Postası
Güncel Bir Anayasa Mahkemesi Kararı Işığında Dava Dilekçesinde Davalı Adresi ve Kimlik Bilgisi Bildirimi Zorunluluğu

Anayasa Mahkemesi, 22.10.2024 tarihli 32700 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 22.05.2024 tarihli 2022/31465 Esas başvuru numaralı kararıyla (“Karar”); dava dilekçesinde davalıların gösterilmeyen adreslerinin ve kimlik numaralarının bildirilmesi için verilen kesin süreye rağmen bu eksikliğin tamamlanmaması...

Medeni Usul Hukuku 31.12.2024
Dava Açma Süresinin Hatalı Tespitine İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı
Hukuk Postası
Dava Açma Süresinin Hatalı Tespitine İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı

Türk hukukunda hâkim olan “usul esastan önce gelir” ilkesi uyarınca dava açma sürelerinin doğru tespiti kritiktir. Anayasa Mahkemesi 02.05.2024 tarihli 2020/13187 E. ve 02.05.2024 K. sayılı kararında (“Karar”), dava açma süresinin hatalı tespit edilmesi üzerine davanın reddedilmesi nedeniyle mahkemeye...

Medeni Usul Hukuku 31.08.2024
Davaya Süresinde Cevap Vermeyen Taraf Delil Gösterebilir Mi?
Hukuk Postası
Davaya Süresinde Cevap Vermeyen Taraf Delil Gösterebilir Mi?

Hukukumuzda yargılama usulü, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) ile düzenlenir ve her aşamada hak düşürücü süreler öngörülür. Hak düşürücü süreler, süreye riayet etmeyen taraf için hakkın kullanımının ortadan kalkmasına sebep olan bir yaptırım şeklidir...

Medeni Usul Hukuku 31.03.2024
6545 Sayılı Kanun ile Yargılama Sistemine Getirilen Değişiklikler
Hukuk Postası
İdari Yargılamanın Hukuk Yargılamasından Ayrılan Doğası: Müdahilin Tek Başına Kanun Yoluna Başvurabilmesi
Hukuk Postası
İdari Yargılamanın Hukuk Yargılamasından Ayrılan Doğası: Müdahilin Tek Başına Kanun Yoluna Başvurabilmesi

Müdahale diğer bir ifadeyle davaya katılma, idari yargılama usulünde hukuk yargılamasına kıyasla temel farklılıklar içerir. Bu farklılıklar, idari yargılamada müdahilin hak arama hürriyetini kullanabilmesi bakımından kritik önem taşır. Bilindiği üzere, idari yargılama usulünde, davacı olmanın iki yolu bulunur...

Medeni Usul Hukuku 31.12.2023
Belirsiz Alacak Davası Hakkında Anayasa Mahkemesi Kararı
Hukuk Postası
Belirsiz Alacak Davası Hakkında Anayasa Mahkemesi Kararı

6 Ekim 2023 tarihli 32331 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, Anayasa Mahkemesi (“AYM”) 2019/17969 sayılı bireysel başvuru üzerinden verdiği 08.06.2023 tarihli kararında (“Karar”) işçilik alacağının ödenmesine ilişkin açılan belirsiz alacak davasının, alacakların belirlenebilir olması nedeniyle dava şartı...

Medeni Usul Hukuku 31.10.2023
Kararda Hatalı Gösterilen Kanun Yolu Süresi İçinde Yapılan Başvurunun İncelenmesine İlişkin İçtihadı Birleştirme Kararı
Hukuk Postası
Kararda Hatalı Gösterilen Kanun Yolu Süresi İçinde Yapılan Başvurunun İncelenmesine İlişkin İçtihadı Birleştirme Kararı

İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu (“İBBGK”) 2021/5 E. 2023/2 K. sayılı 28.04.2023 tarihli İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı’yla (“Karar”) hukuk davalarında hükümde kanun yolu süresinin hatalı olarak uzun gösterilmesi halinde, hatalı gösterilen süre içerisinde yapılan kanun yolu başvurusunun...

Medeni Usul Hukuku 30.09.2023
Munzam Zararın İspatına Dair Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Postası
Munzam Zararın İspatına Dair Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

Munzam (aşkın) zarara ilişkin davalarda zararın ispatlanması meselesi sıkça gerek Anayasa Mahkemesi’nin gerek Yargıtay’ın farklı dairelerinin inceleme ve değerlendirmesine konu olmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“YHGK”) 29.03.2022 tarihinde verdiği 2021/928 E. 2022/401 K. sayılı kararıyla bir kez daha...

Medeni Usul Hukuku 31.01.2023
Yargıtay Kararları Işığında Medeni Usul Hukuku’nda Kesinlik Sınırı Sorunu
Hukuk Postası
Yargıtay Kararları Işığında Medeni Usul Hukuku’nda Kesinlik Sınırı Sorunu

Hukukumuzda kesinlik sınırı istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurulabilmesi için kanunla öngörülmüş olan parasal sınırlardır. Alacak miktarı veya dava değeri bu belirtilen parasal sınırların üstünde olan ilk derece ve istinaf mahkemeleri kararlarına karşı bir üst mahkemeye başvurma imkanı mevcutken, parasal...

Medeni Usul Hukuku 31.10.2022
İfa Zamanı Gelmemiş Alacak İçin Açılmış Davanın Usulden Reddedilmesi Gerektiğine İlişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı
Hukuk Postası
İfa Zamanı Gelmemiş Alacak İçin Açılmış Davanın Usulden Reddedilmesi Gerektiğine İlişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Hukuk Daireleri arasında, henüz ifa zamanı gelmemiş bir alacak için açılmış bir davada, mahkeme tarafından ifa zamanı henüz gelmediği gerekçesiyle usulden mi yoksa esastan mı ret kararı verilmesi ve buna bağlı olarak tayin edilecek avukatlık ücretinin maktu veya...

Medeni Usul Hukuku 31.10.2022
Islah Prosedürünün Uygulaması ile İlgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Güncel Tarihli Kararı
Hukuk Postası
Islah Prosedürünün Uygulaması ile İlgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Güncel Tarihli Kararı

Islah genel anlamda, tarafların iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağına bir istisna olarak öngörülmüştür ve bu yasak sebebiyle gerçekleştiremedikleri usuli işlemleri kısmen veya tamamen düzeltmelerine denir. Islah, tek taraflı ve açık bir irade beyanıdır ve...

Medeni Usul Hukuku 31.07.2022
Belirsiz Alacak Davasının Şartlarına İlişkin Güncel Bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Postası
Belirsiz Alacak Davasının Şartlarına İlişkin Güncel Bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

Belirsiz alacak davasının koşulları son dönemde sıkça Yüksek Mahkeme’nin inceleme ve değerlendirmesine konu olmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 07.07.2021 tarihinde verdiği 2021/485 E., 2021/971 K. sayılı kararında (“Karar”), kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağına ilişkin...

Medeni Usul Hukuku Kasım 2021
Çelişkili Davranma Yasağı
Hukuk Postası
Çelişkili Davranma Yasağı
Medeni Usul Hukuku Eylül 2021
Tebligat Hukukuna İlişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı
Hukuk Postası
Kesin Mahkeme Kararlarına Karşı Başvuru Uygulaması
Hukuk Postası
Kesin Mahkeme Kararlarına Karşı Başvuru Uygulaması

Kanun yolları, mahkeme kararlarının denetlenerek yargılama hatalarının giderilmesini sağlaması açısından hukuk devletinin vazgeçilmezidir. Ancak, uyuşmazlıkların bir noktada sonlandırılması ve kararların kesinleşmesi gerekir. Bu Hukuk Postası makalesinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu...


Medeni Usul Hukuku Mart 2021
Türk İspat Hukukunda Delil Sözleşmesi
Hukuk Postası
Türk İspat Hukukunda Delil Sözleşmesi
Medeni Usul Hukuku Ocak 2020
İsviçre Federal Mahkemesi’nin Forum Shopping Kararı
Hukuk Postası
Bölge Adliye Mahkemesi Kararlarına Karşı Kanun Yoluna Başvurulması
Hukuk Postası
Bölge Adliye Mahkemeleri’nin Kuruluşu, Yapısı ve İşleyişi
Hukuk Postası
Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi
Hukuk Postası

Yaratıcı hukuk çözümleri için iletişime geçin.