Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03.04.2024 Tarihli Kararı Işığında İtirazın İptali Davası ve İcra İnkâr Tazminatının Tahkime Elverişliliği
Giriş
Bilindiği üzere, itirazın iptali davası, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde düzenlenen ve borçlunun icra takibine yaptığı itirazı hükümden düşürmeyi amaçlayan özel bir dava türüdür. Takibin devamını sağlamayı amaçlayan bu dava türünün hukuki niteliği konusunda doktrinde farklı görüşler bulunmaktadır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03.04.2024 tarihli, 2024/212 E. ve 2024/2703 K. sayılı kararında; itirazın iptali davası ile bu davanın fer’î niteliğindeki icra ve inkâr tazminatı, tahkime elverişlilik bağlamında değerlendirilmiş ve önemli tespitlere yer verilmiştir. Bu Hukuk Postası makalesinde anılan karar incelenecektir.
Karara Konu Uyuşmazlık
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, bir lisans sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Sözleşmede, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde tahkim yoluna başvurulacağı öngörülmüştür. Bu kapsamda, taraflardan biri sözleşmeden doğan alacakları için ilamsız icra takibi başlatmıştır. Borçlunun takibe itiraz etmesi üzerine, alacaklı İstanbul Tahkim Merkezi nezdinde itirazın iptali davası açmıştır.
4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (“MTK”) kapsamında yürütülen yargılama sonucunda, itirazın iptali davası görülmüş ve sözleşmeden kaynaklanan alacakla birlikte borçlunun icra inkâr tazminatına da hükmedilmiştir.
Aleyhine hüküm kurulan taraf, hakem kararının iptali amacıyla Türk mahkemelerinde iptal davası açmıştır. İptal talebinin gerekçesi olarak, hakem kurulunun itirazın iptali davasına bakmakta görevli olmadığını, dolayısıyla bu tür davaların tahkime elverişli olmadığını ileri sürmüştür. Davacı, tahkim sözleşmesine rağmen ilamsız icra takibinin başlatılmasının tarafların tahkim iradesine aykırı olduğunu, hakemlerin icra organlarını bağlayıcı karar veremeyeceğini ve itirazın iptali davasının alacak davası gibi görülmemesi gerektiğini savunmuştur.
Davacı ayrıca, hakem kurulunun icra inkâr tazminatına hükmetme yetkisinin bulunmadığını ve bu yöndeki kararın kamu düzenine aykırı olduğunu ileri sürmüştür. İtirazın iptali davasının takip hukukuna özgü bir dava olduğunu; icra inkâr tazminatının sözleşmeden ya da maddi hukuktan doğan bir tazminat türü olmadığını, bu nedenle tahkim şartının kapsamı dışında kaldığını belirtmiştir. İcra inkâr tazminatının cebri icra sistemi içinde öngörülmüş, kamu yararını ilgilendiren bir yaptırım olduğunu, tahkim mahkemelerinin ise sadece özel hukuk uyuşmazlıklarını çözmekle yetkili olduğunu ileri sürmüştür.
Bununla birlikte, davacı, hakem kurulunun görevsizlik yönündeki itirazı bir ön sorun olarak ele alıp ara kararla görevli olduğuna karar verdiğini, ancak kurul üyelerinden birinin icra inkâr tazminatı açısından görevsizlik yönünde muhalefet şerhi sunduğunu belirtmiştir. MTK m.14 gereğince muhalefet şerhinin nihai kararda yer alması gerekirken yalnızca ara kararda bulunmasının, dinlenilme ve adil yargılanma haklarının ihlali anlamına geldiğini öne sürerek, hakem kararının iptalini talep etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay Tarafından Yapılan Değerlendirme
Hakem kararının iptali istemiyle açılan davayı inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi, tarafların sözleşme kapsamında uygulanacak hukuku Türk Hukuku olarak belirlediklerini tespit etmiştir. Bu çerçevede, Türk hukukunda tahkim anlaşmasına konu bir alacak hakkında ilamsız icra takibi yapılmasını engelleyen herhangi bir düzenleme bulunmadığını değerlendirmiştir. Uygulama ve doktrinde, taraflar arasında geçerli bir tahkim sözleşmesi bulunsa dahi, alacaklının icra takibine başvurabileceği yönündeki görüşün baskın olduğunu vurgulamıştır.
Mahkeme, icra takibinin bir dava niteliği taşımadığını ve borçlunun ödeme emrine itiraz etmediği aşamada henüz tahkime elverişli bir uyuşmazlığın doğmadığını ifade etmiştir. Ancak borçlunun itirazı ile uyuşmazlık ortaya çıktığında, taraflar arasındaki tahkim anlaşması gereği alacaklının tahkim yoluna başvurması gerektiğini belirtmiştir. Bu değerlendirmeler doğrultusunda, itirazın iptali davasını çözmek bakımından hakem heyetinin yetkili olduğu sonucuna varmıştır.
İcra inkâr tazminatı yönünden ise, mahkeme bu tazminatın cebri icra hukukuna özgü olup; mahkemeler ve icra dairelerinin gereksiz yere meşgul edilmesini önlemek amacıyla öngörüldüğünü ve itirazın iptali davasının sonucuna bağlı olarak hükmedilen özel bir tazminat türü olduğunu vurgulamıştır. Somut olayda, uyuşmazlığın kamu düzenine ilişkin olmaması ve icra inkâr tazminatının, davanın fer’î niteliğinde olması sebebiyle, hakem kurulunun bu hususta da karar verme yetkisinin bulunduğunu değerlendirmiştir.
Mahkeme, uyuşmazlığın özünde maddi hukuk kaynaklı bir alacak talebine dayandığını ve tarafların tahkime ilişkin iradeleri uyarınca bu talebin tahkim yargılamasında ele alınması gerektiğini ifade etmiştir. Dolayısıyla, itirazın iptali davasında asıl talep hakkında karar verebilen hakem kurulunun, bu talebe bağlı olarak icra inkâr tazminatına da hükmedebileceği sonucuna ulaşmıştır. Bu gerekçelerle, hakem kurulunun söz konusu tazminata hükmetmesinin hukuka uygun olduğuna kanaat getirmiştir.
Muhalefet şerhi açısından ise, mahkeme MTK m. 14/A’nın dördüncü fıkrasında hakem kararlarında "karşı oyların" da yer alması gerektiğinin düzenlendiğini, ancak MTK m. 15’te karşı oy gerekçesinin eksikliğinin iptal sebebi olarak açıkça sayılmadığını vurgulamıştır. Ayrıca kararın oy çokluğuyla alındığı, muhalefet edilen hususların karar gerekçesinde belirtildiği ve tamamlayıcı kararda bu yönde açıklamalara yer verildiği gerekçesiyle, karşı oy gerekçesinin nihai kararda yer almamasının kamu düzenine aykırılık oluşturmadığına ve bu nedenle iptal nedeni teşkil etmediğine karar vermiştir. Bu doğrultuda iptal talebini reddetmiştir.
Karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşmış; temyiz talebini reddederek kararı onamıştır.
Sonuç
Söz konusu karar, takip hukukundan kaynaklanan ve özel bir dava türü olan itirazın iptali davasının tahkime elverişli olduğunu ortaya koyması bakımından önemlidir. Yine, cebri icra hukukundan kaynaklanan ve itirazın iptali davasının feri niteliğinde olan icra inkâr tazminatına tahkim yargılamasında hükmedilebileceğini kabul etmesi yönüyle de dikkat çekicidir.
Sonuç olarak, karar hem tahkim iradesinin yorumlanması hem de takip hukukuna ilişkin bazı kavramların tahkim yargılamasında uygulanabilirliği açısından dikkate değer bir örnek teşkil etmektedir.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Uluslararası ticari tahkimde verilen hakem kararlarının yabancı ülkelerde hüküm ve sonuç doğurabilmesi için “tanıma” ve “tenfiz” süreçlerinden geçmesi gerekir. Bu süreç hem New York Sözleşmesi hem de Türk hukukunda Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu (“MÖHUK”) hükümleri ile düzenlenmiştir...
Tahkime elverişlilik, belirli bir uyuşmazlık konusunun tahkim yoluyla çözüme elverişli olup olmadığının tespitini ifade eder ve uluslararası ticari uyuşmazlıkların çözümünde tahkimin temel bir yönünü oluşturur...
Yabancı mahkeme ve hakem kararlarının Türkiye’de tanınması, tenfizi ve hakem kararlarının iptali süreçlerinde kamu düzeni hem teoride hem de uygulamada en kritik denetim ölçütlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Yargıtay kararları, kamu düzeni kavramının kapsamı ve uygulanma biçimine ilişkin içtihadın yönünü...
16 Aralık 2024 tarihinde, Londra Uluslararası Tahkim Divanı (“LCIA”) 22 Temmuz 2017 ile 31 Aralık 2022 arasındaki dönemi kapsayan üçüncü grup hakemin reddi talebine ilişkin kararlarını yayımladı. LCIA ayrıca, temel hukuki temaları ve analitik eğilimleri ortaya koyan ayrıntılı bir yorum yayımlamış olup...
Milletlerarası Ticaret Odası (“MTO”), 2023 yılı uyuşmazlık çözümü istatistiklerine ilişkin raporunu (“Rapor”) yayınlayarak uluslararası tahkimin gelişen görünümüne ışık tuttu. İstatistikler, tahkimin birçok farklı sektörde tercih edilen bir uyuşmazlık çözüm mekanizması olduğunu ve çok çeşitli uyuşmazlıklarda...
Sendikasyon kredileri küresel finansman modelleri arasında önemli bir yere sahiptir. Sadece 2023 yılında ABD’de şirketlere 3.655 adet sendikasyon kredisi sağlanması ve bu kredilerin değerinin 2.4 trilyon dolara ulaşması, Avrupa’da ise söz konusu işlem hacminin 1.186 sendikasyon kredisi ile 679 milyar dolar...
İhtiyati haciz, alacaklının alacağını güvence altına almak amacıyla borçlunun malvarlığına geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati haciz, alacaklıların haklarını koruma altına almak için önemli bir araç olmakla birlikte kötüye kullanılmasının önlenmesi amacıyla Türk Hukukunda belirli ve sıkı şartlara bağlanmıştır...
Tarafların tahkim yolunu seçmesinin en önemli nedenlerinden birisi de hakemlerini özgürce seçebilme olanağıdır. Taraflara tanınan bu özgürlük, tahkimi, tarafların yargılamayı yürütecek hakimleri belirlemek yetkisinden yoksun oldukları, devlet mahkemeleri önündeki yargılamalardan da ayırır...
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 12.10.2022 tarihli kararıyla tahkim anlaşması bulunan uyuşmazlıklarda ihtiyati tedbir kararına itiraz halinde devlet mahkemelerinin yetkili olduğuna karar verdi...
Uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözümlenmesine ilişkin irade açıklaması tahkim sözleşmesinin temel kurucu unsurudur. Geçerli bir tahkim sözleşmesinden bahsedilebilmesi için tarafların tahkim iradelerinin ihtilafa yer vermeyecek şekilde ortaya çıkması gerekir...
Hollanda Tahkim Enstitüsü Vakfı (NAI) yeni tahkim kurallarını yayınladı . 1 Mart 2024 itibarıyla yürürlükte olan 2024 NAI Tahkim Kuralları, bu tarih veya sonrasında açılan tahkim yargılamalarında uygulanır. Bu makalede 2024 NAI Tahkim Kuralları ile gelen temel yenilikler ele alınacaktır...
Ticari hayatı dönüştüren internet kendine has uyuşmazlıkları beraberinde getirir. İnternet sitelerine erişimi kolaylaştıran alan adları, kimi zaman bilinçli olarak tanınmış bir markayla karıştırılacak benzerlikte kayıt ettirilir. Marka hakkı sahibi bu gibi kötü niyetli kayıt hallerinde yerel mahkemeye alternatif olarak alan...
ICC Tahkim ve ADR Komisyonu (“Komisyon”), olası uyuşmazlıkların önlenmesi ve tüm paydaşların ilişkilerinin güçlendirilmesi amacıyla alternatif uyuşmazlık çözüm (“ADR”) mekanizmalarına ilişkin farkındalığı artırmak amacıyla yeni bir rehber ve rapor yayımladı. Uyuşmazlıkların Etkin Yönetimi Rehberi, en uygun...
Birleşme ve Devralmalar (“M&A”), şirketlerin veya varlıkların birleşme, devralma, varlık satın alma veya yönetimin devralması gibi çeşitli finansal işlemler yoluyla yeniden yapılandırılmasını ifade eder. Bu Hukuk Postası Makalesi, hakem heyetleri önüne gelen M&A uyuşmazlıklarını ele alır.
Tahkim uygulaması çerçevesinde esasa girme yasağı (revision au fond) mahkemelerin bir hakem kararını incelerken uyuşmazlığın esasına dair bir inceleme yapmayacakları anlamını taşır. Bu yasak en temelde iptal davaları ile tenfiz süreçlerinde karşımıza çıkar. Bir hakem kararına karşı başvurulabilecek tek kanun...
Türk hukukunda taraflar, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri haklarla ilgili olarak doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların hakemler tarafından çözülmesi konusunda anlaşma yapabilir. Bununla birlikte, taşınmazın aynına ilişkin haklar ile iflas hukuku, aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar gibi...
4 Eylül 2020 tarihinde, Milletlerarası Ticari Tahkim Konseyi (“ICCA”) çatısı altında bir çalışma grubu “Milletlerarası Tahkimde Fiziki Duruşma Hakkı Mevcut Mudur?” başlıklı bir araştırma projesine başladı. Covid-19 salgını nedeniyle birçok tahkim duruşması çevrimiçi olarak gerçekleştirildi...
Dubai Uluslararası Tahkim Merkezi, 25 Şubat 2022 tarihinde tahkim kurallarını değiştirdi. 2022 Tahkim Kuralları 2 Mart 2022 tarihinde yayınlandı ve 21 Mart 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Kurallar 21 Mart 2022’den sonra yapılan tahkim davalarına uygulanır, taraflarca aksi kararlaştırılmadığı takdirde tahkim...
Achmea’nın AB-içi yatırım uyuşmazlıklarında doğurduğu tartışma katlanarak devam ediyor. Son olarak Paris İstinaf Mahkemesi, Polonya aleyhine sonuçlanan yatırım tahkimlerinde verilen hakem kararlarının Achmea gözetilerek iptaline hükmetti...
Türk hukukunda hakem kararlarına karşı başvurulabilecek kanun yolu, iptal davası olarak düzenlenir. Yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği tahkim yargılamalarında 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (“MTK”) uygulama alanı...
Bilindiği üzere Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) bir kararı sonrasında AB-içi uyuşmazlıkların tahkimde görülmesi ve özellikle Enerji Şartı Anlaşması (“EŞA”) altında tahkim konusunda sorunlar ortaya çıkmıştır...
Şirketler hukukunda tahkim uygulaması tahkime elverişlilik konusu başta gelmek üzere birçok açıdan tartışmalı unsurlar barındırır. Bu uyuşmazlıkların tahkime elverişli olduğunun kabul edildiği hukuk sistemlerinde dahi esas sözleşmeye tahkim şartının konulup konulamayacağı...
Yargılama süreçlerine doğrudan etkisi olan teknoloji kullanımındaki büyük artış tahkim için de yararlı oldu. Özellikle dijitalleşme ile tahkim yargılamasının şekli, tarafların gereksinimlerini de dikkate alarak, zaman ve maliyet verimliliğini arttıracak şekilde değişti. Bu doğrultuda ve COVID-19 pandemisine önlem...
Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”), 6 Mart 2018 tarihinde oldukça tartışmalı bir karara imza attı.[1] 1991 tarihli Hollanda-Slovakya İkili Yatırım Anlaşması’nda yer alan tahkim klozunun Avrupa Birliği (“AB”) hukukuna aykırılığına hükmedilen Achmea kararı, yatırım tahkiminde uzun soluklu tartışmaları beraberinde...